Early Sunday Morning - Edward Hopper, 1930




sadece susmanın verdiği mi bilmiyorum

dilimin uğrağı marazi sözlere revolver

üstüne İspanyolca bir hüzün şarjör boşalmış

işte tarih elimizde kurumayan leke kan


de ki

kimiz biz?


hazırlıksız bir yanıta yakalanır da ıslanır insan

iblis şifresini unutunca kapılar ateşten olurmuş

gizli bir çay bahçesidir hiç şüphesiz

mevsimleri boşluğuna Hazerfan



de ki


bahar gelmiş apansız

felçli bir ceset burada, hâlâ çürümemiş


yine de unutma, de ki

neyin yerine tutsak bu sabahın yedisi?

Uçurumun dibindeki bu doymazlık


şöyleydi: masallar sonsuzluğa durmasını emretmiş

yanılgının göğünde her şey geriye doğru akmış

sorulmuş işte o ara bir sabah uykusunun uyanmayan yanları

evveliyatı insanın bir yabancının yolculuğunda:


Tanrım, bunca göz sağanağı arasında neden yalnızım?


sonra susmuşlar

sonra daha çok susmuşlar

sonra daha çok susmuşlar...