Öyle bir uzaklıktasın ki,

Yatağıma geçmem gerek görmem için seni,

Ve cebimde ne kadar dayanabilir buruşmadan resmin düşüncesi,

Düşünür düşünür dururum elektriklerin gitmesini,

Fener ışığında, tabii dışarıda rüzgar ıslıkları ile beraber,

Bitmek bilmez bir kitap olursun, okurum.

Fakat korkarım elbet, yüzyıllar sonra unutursam eğer; ne de olsa hayat derler ya,

Kim kalacak seni bana hatırlatmak için?

Bu kutsal vazifeyi kim alacak rüyaların elinden?

Yeni yeni ışıldayan Ay, sen!

Dinle şu topuk vuran lisanın yakınmalarını,

Dinle ki küsmesin aşıklar,

Ya da şöyle mi denmeli dürüstçe; dinle ki ne kadar yanıltıcı olduğunu görsünler sevginin şu yaratıklar!

Artık düşünmekten bile çekinir olmuş aklım seni...


Yaralı ve yararlı bir hâl ile ortalıkta panik yaratmaksızın durmak,

Gece olunca soluksuz kalmak senle senin arasında,

Senden öncesini gülümseyerek, sonrasını hasretle düşünmek.

Suya yazmaktı adımı kalbine bir yol aramak,

O bile ezberledi adımı,

Aslında biliyor musun,

O bile kirlendi artık.

Çengel tuzağında kalmak senle ölüm arasında,

Ne olmalı seçimim?

Her gün bir soru sormak mı kurtuluş,

Yoksa bu şekil susmak mı...