Son”... Ne çok kullanmışızdır bu kelimeyi hayatımız boyunca. Bazen dayanamayıp “Tamam bu sondu.” demişizdir, bazen de “Son muydu gerçekten?” diye soran taraf olmuşuzdur. Dargınlıklarımıza, alışkanlıklarımıza, hatalarımıza, hislerimize bir son vermişizdir. Son olduğunu bilmediğimiz oyunlar oynamış, son kez göreceğimizi bilmeden insanlara sarılmış, son kez geçeceğimizi bilmeden yürümüşüzdür o yolu ve bazı evlerden son kez çıkıp gitmişizdir. Önümüze başka yollar çıkardığını bilmeden son durağa geldiğimizi sanmışızdır. Her son yeni bir varoluşun başlangıcıdır aslında, “son”radan öğrenmişizdir. Yeni yollarda yürümenin, yeni insanlar tanımanın ve yeni bir “sen”in ilk adımını atmışızdır aslında.Tökezlemiş, korkmuş, “yapamıyorum” demişizdir ama yine de devam etmişizdir yürümeye. İşte hayat da böyle bir yolculuk aslında. Bata çıka yürüdüğümüz, bazen düz bazense cam kırıklarıyla dolu upuzun bir yol... Etrafımızdaki kocaman duvarları yıkmadan, ayağımıza batan cam kırıklarını sarıp yolumuza devam etme cesareti göstermeden güneşi göremeyeceğimiz. Ne olursa olsun o güneşin doğacağını bilerek yaşamalı...