yüzünde en sevdiğim rock şarkılarını dinlediğim kadınları yitirirdim hep
sevmenin de dozu varmış, çok sevildiğinin farkına varan gidermiş,
birilerine vazgeçemediğin bir insan olduğunu hissettirince ilk senden vazgeçermişmişmiş...
kaçırdın, koptu işte kıyamet, neyini anlamıyorsun ki
çok olanın ve elde olanın değersizleşmesi aşkın kıyametiydi
ilahi kitaplar bundan bahsetmiş miydi bilmiyordum.
ama en sevdiğim rock şarkılarını yüzünde resmettiğim kadınlar giderlerdi
Picasso'nun bir makineli tüfekle en sevdiği eserini çapraz ateşe alması gibiydi
yüzünü yüzlerden gizleyip, birini hatırlamak arzusundan kaçarak bir barın magma katında
en sevdiğin rock parçayı dinlemek ve hatırlattığını silmek istemek, akort kaçırmak
kar değildim ki, eriyip sileyim ritmik gözyaşımla yüzümde dans eden penguenleri
Guernica'dan bahsetmek gereksizdi bu noktada
kimse savaşı görmüyor ve kimse kübizmdeki kurşunların acıttığına inanmıyor
dünya en büyük unutuşlara iniyor bir merdivenden nefes nefese
bir magmaya iniyor cehennem hayatların toplantılarının yapıldığı
kalpleri c4 adamların ağladığı barlara iniyordu
şüphesiz kıyamet koptu ve hep birlikte infilak edeceğiz
son sayıklamalarınızı sayıklayın ve bir rock parçaya eşlik ederken boşluğun buğusuna aşkın o, o keskin yüzünü resmedin keskin bir şeylerle
Guernica bundan bağımsız ama, kaçışın bundan
kimse yakalayamazdı,
binlerce ceset gömebilme kabiliyetimden ve mütevazı bir tehlike sulamamdan kimsenin haberi olmazdı, uslanırdı içimde
hatırlar mısın şu son yürüdüğümüz caddede yalın ayak biri koşarak geçmişti yanından ve binlerce kez özür diliyordu birinden
maddeyi bedene yükleyince duygusallığın affı başlardı, yüktü aslında
bir parşömende okumuştum
nasıl oluyorsa hep de bana rast geliyordu bu vintage saçmalıklar
anayasaya muhalif yasalar çizdim uzak doğu dilleriyle
neyse işte, çok özür dileyen adamlar vardı gecenin karanlığında yalın ayak
''ölmek istiyorum lan'' demişti ''ölmek istiyorum''
vebadan kaçar gibi dağılan kalabalığın ortasında birine bağırırken
oysa bir taksi tutsa evrenin genişlemesine yetişirdi, ben bunun farkındaydım
dönme dolaba dönüşen halisünasyon yataklarda bütün sırlarını parşömene yazarken
sayıklama gibi olan, daha doğrusu kekeme gibi olan, unutulmak istenen bir dünü uzak doğu dilleriyle bir tene yazdım jiletle
en sevdiğim rock parçasını cellat olarak atadığım bir tene
ne kadar çok da şey yaşamışım diyordum ama sadece bir kişiyle tanışmıştım tüm ömrümde
nedir ki çok şey yaşamak?
ayrıntılar gizli bende gizli, utanıyorum yaşamaktan
genişleyen evrende daralan bir zihni suluyorum
ve şu odanın karşısındaki dağ, kimsenin ismini bilmediği dağ
adını benim koyduğum ve sadece benim bildiğim dağ
kalp krizlerim dağları
manik depresif dağları ve sıra sıra şizofreni
unutmaya inmekte camımı cehenneme boyadım
görmüyorum ve istemiyorum
dönme dolaba dönüşen halisünasyon yataklarda
bütün sırlarını parşömene yazarken ben
bir Bob Dylan şarkısını hatırlıyorum ve keskin bir bir yüzü
kestiği benlerle
Ali Baycan
2021-09-26T13:14:53+03:00🥰🥰
r.ç
2020-12-25T17:59:02+03:00her şeyle harmanlanmış, derin, ağır bir kalbin ritmiydi sanki demin okuduklarım...yüreğinize sağlık!