Duvarın mânası kalmadı.

Dünyanın beş vaktini yapıştırarak gözüme,

Ve irislerden şüpheler akıtarak kucağıma,

Gümüş tufanları ardında bıraktı.

Seni uğurlayarak parmaklarımın ucuyla,

-öyle isteksiz, öyle çırılçıplak-

Yarısında ekmeğim bölündü yaşamın.


Konuşamadıklarımızdan ezberledim sesini,

Seni eve döndürmek için buğulanmaya başladım.

Gri figüranlardan paçavralar diktim üstüme.

Yansımam batan güneşi izliyor yıllardır.

Ermiş dudakların morluğundan biraz da yanağına çalmalıydım.


Seni eve döndürmek için gerdanıma bir hasretlik astım.

Salkımlandı aya baktıkça, sarardı.

Duvarlardan kireçler ayıkladım itinayla.

Yanıma oturdun, yanım benden uzaklaştı.

Zalim ızdırabı kaldırarak dünyadan,

Perdelerini sökerek yüreğinin,

Keşkeleşmiş putları kır dizinin dibinde.

Eve geri dön.

Dön ki böylece sere serpe güneş doğsun bir kere.

Söyleyin dönsün evine.