Ölü bir şairle ne yapılabilir ki
Sabahın dördünde,
Kadırgada bu soğukta,
Kahverengi, bol düğmeli paltosuyla.
Baş ucunda bir kalem, bir kadın.
Allah aşkına!
Betonun üstünde yatan ölü bir şairle ne yapılabilir ki
Saçı sakalı birbirine karışmış,
Parmak uçları morarmış.
Hayatı boyunca uykuya küfreden
Uyuduğu zamanlarda da hayata sövüp saydıran...
Ağzı bozuk, ölü bir şair kimsenin işine yaramaz.
Ne Süheyla'yı anlatabilir size,
Ne de İstanbul'u anlatabilir içinde Süheyla olan.
Yani siz iyisi mi Süheyla'yı unutun.
Kim ne yapsın Süheyla'yı anlatamayan ölü bir şairi yahu!
Kadırga'da sabahın dördünde..
Şair kokmaya, Süheyla korkmaya başladı.
Burnunuzu tıkayın, işte ölü bir şairden mısralar:
"Gözleri kan çanağı, soluk soluğa Süheyla,
Yalnızlığıyla kavgalı, akşamüstlerine kızgın,
Şairöldüren Süheyla."