Güneş tam tepemdeyken ve kollarımı polar battaniyeye sarmış otururken bile, üşüyorum. Günlerdir sayfalarını karıştırmamı bekleyen kitabım her zamanki köşesinde öylece bana bakıyor, o da benden umudu kesti. İzlediğim caddede onlarca hayat sıralanıyor önüme, sahi, herkes mutlu mu göründüğü kadar? En iyi rol yapanımız kim? Caddenin sağ tarafında kahkahalarla telefonda konuşan, telefonu kapattıktan sonra somurtan çocuk, sen misin en iyi oyuncu?

Herkes kendi dünyasının en iyi oyuncusu. Aynadaki yansımamızla baş başa kaldığımız anda düşen maskelerimizin tamamı Oscar adayı aslında. Yaşamıyoruz, yaşadığımızı sanıyoruz. Nefes almıyoruz aslında, yalnızca bu kirletilmiş dünyanın zararlı havasını soluyoruz. Bakıyoruz lakin görmüyoruz, gördüğümüz hiçbir şeyi hissedemiyoruz. Uyuyor uyanıyor, koşturuyor, uyuyor ve uyanıyoruz. Komik olan ne biliyor musunuz? Bunun adına yaşamak diyoruz.

Ben gülmek istiyorum. Yarınım yokmuşçasına gülmek, hissetmek ve dokunmak istiyorum. Görmek istiyorum. Gördüklerimi kalbimle yorumlayabilmek istiyorum. Ben yaşamak istiyorum, yaşıyormuş gibi yapmak değil.