Çatlamış, buğulu aynaların ardından kararmış bedenime göz gezdiriyorum,

Bu ben değilim, hiçbir zaman da ben olmayacağım.

Ruhumu işgal eden bu et parçasının ağırlığını artık taşıyamıyorum.

Bedenimin çürüyüp gittiği gün ruhumu özgür kılacağım.


İçime atarak uzaklaştırdığım tüm sesler kulaklarımı tırmalıyor,

Bense onları duymamak için kendime daha sıkı sarılıyorum.

Ebediyet arzusunun baldan tatlı zehriyle ele geçirdi bedenim beni,

Ya da belki de sadece öyle olduğunu sanarak yaşıyorum.


Zihnimde dağladığım bu demir zincirlerden kurtulmaya çalıştıkça

Daha da dibe çöküyorum.

Bütün acılarımı su misali söndürecek o son acı...

İşte ondan hiç korkmuyorum.


Çünkü savaşım kendimle,

Kendimim en büyük düşmanım.

En yakın dostum da gene benim,

Düşüncelerim en güçlü silahım.


Bilmiyorum nereye gidecek bu yol,

Nereden başladım onu da bilmiyorum.

Bildiğim bir şey var ise o da,

Hiçbir şeyden habersiz yürüyorum.


Yolun sonu yaklaştı hissediyorum,

Acılarım arkada, çaresiyse önümde…

Yine de affetmeyeceğim tek kişi kendim olacak,

Ruhumun ilmeğini boynuma geçirdiğim günde.