Simli pencere önünde alnından vuruyorum
mor ışıkla seni.
Sarışınlığın birkaç kavisinden ve veya
Süzülmekten, en çok süzülmekten bahsediyorum.
Ellerin yeterince dokunamadığını anlatıyorum.
Tuzu yüzünden akan panayırı görmezden gelerek,
Saf bir tepkisizlikle, gri bir tepkisizlikle belki de düm düz duruyorsun.
Kabuklaşmış neşemi küreyip hırçınlaştırıyorum.
Cezbetmesin seni ölümün çarpım tablosu,
Zaruri yalnızlıklara gövdemi peşkeş çekiyorum.
Kindar kulplar ilikliyorum ruhuna.
Seni tatmin edebilmek için uzun zamandır virgüllü bir hayat yaşıyorum.
Lacivert tişörtün altında büyülü baş dönmesi.
Mutsuzlaştıkça hatıra, yatağıma kaçmak istiyorum.
Bana daha fazlasını vermen için hazırım püskürtmeye omurgamı.
Yazarak yaşayamadıklarımı çoğaltıyorum böylece.
Bizi geri sayarak ürkütüyorlar yaşamın çıkık tabanlarından.
Bizi kübist hastalıkların arasında dengesizlikle suçluyorlar.
Merak etme annemden önce öleceğim kundurasız bir gecenin üçünde.
Bizi gecenin kör gözü olmakla suçluyorlar.
Bizi babasız uçurumların sahipsizliğiyle suçluyorlar.
Suçlanmaktan başka şansı olmayan bizi hafifletmek için,
Birikmiş suçlarımızı süte çalıyorlar.
Mısra Ergök
2022-09-03T21:24:46+03:00“Bizi babasız uçurumların sahipsizliğiyle suçluyorlar.” Ne desem bilemedim. Baştan sona…
Pelin Taşkıran
2022-09-03T21:23:57+03:00"Suçlanmaktan başka şansı olmayan bizi hafifletmek için,
Birikmiş suçlarımızı süte çalıyorlar." Çok iyi şiirdi...