Bir uyandım ve bir daha hiç uyumadım.

158 gün kaldım çilehanede.

158 kez adını andım.

Her şeyden korktum,

korktuğum her şeyin ağındayım.

Cüzzam'dan ölmüştüm geçenlerde.

Şimdi yeniden doğdum kendim olarak,

bunun bir tedavisi yok.

Kaç kıta aştım kaçarken, bilmem.

Tanzanya'da bir ormanda

avladılar ruhumu.

Kimsenin bilmediği 

diller öğrendim yalvarırken.

Sana git dediğimden beri

içimde yüzlerce arzuhal birikti.

Ve şartsa eğer bilmen,

tanrım hiç ses vermedi.

Şimdi belime kadar toprağa gömülüyüm.

Gece gündüz taşlanıyorum,

ölmüyorum yine de.

Büyük bir güruhun 

parçası olmuşsun sen de.

Üstelik Sabbah'ın diline düşmüşüm,

kurtuluşu yok bunun.

Üstelik silahsız gelmişsin,

beni çoktan mat ettin.

Şimdi aynı kayanın altında 

eziliyorum bin kere.

Yalnız gözünü dikip bakıyorsun.

Açamadığım kapıların

anahtarlarını tutarken elinde,

sadece gülümsüyorsun.

Söyle Güngören,

ağlasan kuyular dolusu,

ormanlar yeşerse gözyaşında,

bilsen günler geceler yer değiştirecek,

bilsen çekirdeği çatlayacak dünyanın 

biz içine düşeceğiz,

yine de kalır mısın yanımda?

Anlamıyor musun,

benim canım iflah olmaz 

hiçbir kamçıyla.

Adıma yakışanlar hep hüsranlar.

Anlat Güngören.

Anlat hadi,

neden geldin?