Çocukluğumun sesiyle uyandığım kabuslar uzakta artık.

Uçurumlar bana bir hayli uzak kalmış,

Bir yabancı gibi.

Ölümle aram buz gibi,

Beni daha önce hiç tanımamış sanki.

Sekiz yaşında bir kutu hap içen çocuk hafızasında yok artık,

Çoktan unutmuş belli ki.

Hayallerimi ölsün diye asmıştım ipliklere,

Ama şu işe bak!

Hala içimde can çekişiyorlar.

-tıpkı ruhum gibi-


Derin yaralar asla kapanmazmış,

demişti gönlü çok büyük biri.

Nereden bileyim?

Çocukluk su gibi buhar olup gitti.

Boşuna üzülüyorum,

-aslında her şey birer eziyetti-

O gece, gece beni içine hapsetti,

O zamandan beri esirliğim kendime.


Geldim, gittim.

Gelip giden bedenimdi,

O karanlık balkonda kayboldu ruhum.

Aklımı sorma zaten,

Yaşattıkları şeyler sayesinde ben böyle oldum.

Ben hep bir köşede ağlayan çocuktum,

Kimse görmezdi beni.

-Belli ki Tanrı daha yeni hatırlıyor beni-


Ardına bakma, kaç benden

Yoluna baksan yeter

Çünkü ben de kaçıyorum kendimden.

Çok sevdim insanları, dünyayı,

Hiç sevemedim kendimi

Şimdi yaşamadığım her yere aitmişim gibi.