“Bugün seni yaradan Tanrı'n için ne yaptın?” Bu soru bize Tanrı bizim için ne yaptı sorusunu sorma hakkı veriyor. Öyle ya, yaratmakla bitmiyor iş. Azap dolu bir ömür yaşamam için yarattıysa, bunu karşılığı ödenmesi gereken bir iyilik gibi göremem.


Tanrı'm eğer tebessüm eden bir Tanrı ise tebessüm ederdi bu soruya. Mona Lisa gülüşü yapardı. Bir madalyon gibi iki yüzlü olan dünya hayatının iki yüzü olurdu yüzünün iki yakası. Üstelik anlatmaya da başlardı. Bu insanı delirtebilir fakat sen istedin ey insan! Sordun soruyu, şimdi cevabına katlanacaksın. Bu sorunun cevabını verdiği kitapları olduğunu anımsayabilirsiniz. Bunları şifre çözücü olarak kullanma şansımız her zaman var. Bunun yanında okumak için bir kitaba ihtiyaç duymayalım diye okunabilecek koca bir yaradılış var etrafımızda. Kelebekler ve kuşlarla konuşanlara deli demeyin. Varlığını çevreleyen kaderle konuşan insanlar onlar aslında. Sizinle konuşurken de Tanrılarıyla birlikteler. Onlar için bir kuş kadar güzel ve özelsiniz.


Dünyalıların hastalık isimleri verdiği ve ruhsal sorun dediği şeylerin Tanrı'nın yapacağı kadife devrim için ektiği tohumlar olmadığını hangi ispata dayanarak iddia edebilirsiniz? Dayıyı tanısaydınız böyle konuşamazdınız belki. Hani şu sol devrim dayılarını. Sizleri hiç Toroslara atıp götürüp dişlerinizi söktüler mi? Bunu yapanın iyi niyetli bir Tanrı olduğunu söylesem bana da deli dersiniz şimdi. Gerçek işkencenin ne olduğunu hatırlatan ve ancak kendisine zulmeden insanı nefsine şahit eden bir Tanrı'nın tuhaf yöntemlere sahip bir eğitmen olduğunu söyleyerek ileri gitmiş olmam.


Bir vadinin iki yakasında iki mahalleyiz biz. Bir kavşakta buluşuyoruz. Farklı yollardan geçip birbirinin aynısı noktalardaki muhtarlıkları, camileri geçiyoruz ve varıyoruz birbirimize. Mahallelerimizin kenarı da merkezi de görünür yerde ulu orta. Tavuklar da var salıncaklar da ve zincirlerle köpek gezdiren lüküs ev sahipleri de. Traktörler de var, dikenli tellerle çevrili güvenlikli siteler de. Birilerinin yaptıkları işleri neden yaptıklarını anlamak zor. Diyalektik diyor Tanrı'm bu duruma. Vadimizin kavşağının köşesinden bir su akıyor. Altından ırmaklar akan bir cennette olmadığımızı kim söyleyebilir? Gören gözle görmeyenin bir olduğunu söyleyen olmayacağı gibi. Herkes dış cephe yaptırmış. Sarı bir binanın yeşile dönmesinin önemini bazıları bilir. Satılan yerler var. Tapular var. Mülk ise Tanrı'nın. Ne alıyorsunuz kuzum siz? Köpek kovucu ıslıklar duyuyorum akkurt sitesi önünden geçerken, secret garden diyor. Keşke adını kurt koyup da bu riyasızlığa düşmeseydiniz. Tanrı'm bana cevap veriyor her horoz ötüşünde ve her diğer kuşların uzun, kısa, kısa geçtiği sinyallerinde.


Ben Tanrı'mın bizim için neler yaptığını biliyorum fakat anlatamıyorum.

Mucizelerle dolu güzelliklerin pembe mavi boyanmış bulutlarla uyandığı sabahlarda bulduğum cevaplar ve gecenin karanlığında kalbime şüphe düşüren şeytanın verdiği azapların üzerimden tomruk yüklü bir tır gibi geçtiği vakitlerin ardından bulduğum ferahlıktaki cevaplar var. Var da var. Kesin olan bir şey var, o da: var.