İnsan olmak elmayı yemektir, batmaktır, bulanmaktır. Ruh yiğittir kamçı düşünmek. Çocukların neden daha mutlu olduğunu hiç düşündünüz mü? Kırmızıda kanı, oyuncak bebeklerde 1 metre tabutları, saatlerde 24 den fazlasını görmezler. Kendilerini imha edilecek bir bomba sanıp gün saymazlar manasızlıklarına. Gökyüzüne bakmayı ihmal etmezler. Oysa insan yaşadıkça kafasının ağırlık merkezi yere kayar, nereye gidesi varsa oraya bakar... Hiç mi iyi bir şey yok şu koskoca gezegende milyar insanda? Yok. Dramatize edilecek şeyler var. Kuşların uçuşları, denizin dalgası, aile buluşmaları, hayırseverler... Çiçekler solar, dalgalar yutar bazen her şeyi; kuşlar talan eder ekinleri, aileler dağılır. Hayırseverlerden bahsetmek bile yersiz. Siz hiç tanrının sigara molasına çıktığını gördünüz mü? İyinin içinde kötü yoktur. Gerçekler ve şarkılar vardır. Güzel bir kitabın sayfalarında, hoş bir melodide, anlık bir sessizlikte, kısa bir sarılmada insan olmaya dayanma gücü depolar ve yakıtın yettiği yere süreriz. Maviliklere değil beyaz ve kahverengiliklere...