Anlamaktan yoruldum verdiğin dünyayı. Kuşlarda, çiçeklerde görmek kastını; evvelinden sonrasına tamamlamak üstünü; bilmekle biriken şu yorgunluğu da sen al.


Öğrendim girilmemesi gereken tüm yolları. Kötüydü döndüm. İhanetti, yalandı gördüm. Uzağına kaçtıkça yaramı büyütecek her şeyin, beni yolsuz bir boşlukta bir başıma gördüm.


Açıkla bana, göster. Şuncacıktan bu yana neleri aldın da benden geri getiremedim. Neydi yüzümü güldüren sebep? Ya da vurdukça kıyasına dönüşüp yenilenen kainat, benle ne kadar benziyordu?


Eğer oradaysan biliyorsun. Sevdim herkesi ve kime neyi fazladan verdiysen borcu oluyor. Bana verdiğin sevgiyi ödesem parçalıyorlar ödemesem o beni parçalıyor. Yani içimde pıhtılanan bunca sevgiyle ben hangi tepeden hangi göğe döküleyim sen söyle. Üstelik bu kadar şehirleri, kargaşa ve telaşı yazmışken alnıma böyle yalnız ve yakasızlığı nasıl iliştirdin?


Büyüyorum ve bunu kontrol edemiyorum artık. İpleri elimi kesene kadar benimdi uçurtmalar. Cebimi delene kadar misketler... şimdi dik durmalısın diyorlar bana yanımdan. Oysa başımı kaldırdıkça gördüğümün hesabını yapamıyorum artık.


Şikayetçiyim senden kız ya da kızma. Bunca anlayan akla karşın böylesi temiz yürek reva mıdır? Bu sürdükçe azalan heyecan, paylaşma ve aidiyet istencini çıkarıp kendimden başka bir yerde saklasam ya


Öyle düğümleyip, kırıştırıp atmışsın ki beni buraya, sen bile anlamazsın sanıyorum halimden.


Yine de teşekkürler, dostlarım ve kucak açan herkes için. Ardı görünen pencereler ve anlaşılmak kaygısında insanlar için teşekkür ediyorum.


Teşekkür ediyorum. Her şey her yerde uyumunu gezip de sıradanlaşırken beni uydurmayıp hiçbir yere boşluklar gezdirdiğin için.


Biliyorsun karanlıkta da bulurum yolumu ama yine de önüm aydın olsun isterdim. Alma benden bu iyiliği, memnunum şikayetçi olmaktan.