Tanrıya küsmüş bir çocuk

Haberi olmuş Tanrının

Kocaman açmış kollarını

Yollamış bulutlarını

Çevirmiş güneşi çocuğun yüzüne

Sıcak bir öpücük kondurmus alnına

Gülümsemiş çocuk güneşe



Çocuk tanrıya küsmüş bir kere

Saklanmış dağın eteğinde bir yere

Korkmuş karanlıktan ve soğuktan

Tanrı küçük bir ateş böceği göndermiş yanına

Konmuş çocuğun avcuna

Dinmiş gözyaşları

Doğa seviyor demiş beni

Güvende hissedince kendini

Bakmış Tanrı çocuğun yüzüne

Gülümsemiş kendi zerresine



Tanrıya küsmüştü çocuk

Bir zamanlar incinmişti gururu

Evrende yapayalnız bir toz bulutu

Terk edildiğini sanmıştı

Dağ başında bir yerde

Unutulmuş bir ruhtu

Kaybolan benliğini

Çakıl taşları ile doldurdu



Tanrıya küskündü çocuk

Üç küçük çizgi yer etmişti yüreğine

Yavru kazlar yürümüştü sanki

Gözlerinin etrafında

Derin acılar derin çizgilerdir dedi çocuk

Öğrendiğini sanarak hayatı

Tanrıdan merhamet dilemek niye

Minnet etmem beni hiç bir zaman bilmeyene



Tanrıdan kaçmıştı çocuk

Yalınayak hızlı hızlı koşunca

Gülerdi çıkan şap sap sesine

Avucunda ateş böceği

Bilmezdi içindeki ateş niye

Yarım yamalak çıkmış dişlerini göstersin diye

Değişik şekillerde bulutlar yapardı Tanrı

Gülümserdi komik şekilli bulutlara

Islak çimlere uzandığında



Kırgınım dedi çocuk Tanrıya

Ona elini uzattığında

Gülümsedi gözleri içinde ateş yanınca

Tüm bedeni ürperdi

Anlayıverdi her şeyi

Ateş böceklerini, evini, evreni

Gözlerini kapattığında

Kendini buldu Tanrının kucağında.