Akışkan bir anın içindeyim,

Uzuvlarımdan damlayan kişiliğim.

Yaşamanın bu yapışkan hissi bir zırh gibi üzerimde.

Şimdi!

Tam burada güçlü bir kelime lazım.

Taş, kağıt ve benliğim oyununun icadı gibi.

Kil tablete kazınmış bir hükümdar,

Ve dillerde el ele bir destan gibi.

Taşkınlığım vuruyor bu kıyı şeritlerine.

“Bu dizeyi al” diyor babam,

“Sonra çok işine yarayacak.”

Ayaklarım üşür belki bu dizelerle örterim.


Bir telaş doğdu dilimden,

Karıncalanmaya başladı yuvalarım.

Durun!

Bu hayattan geri kalan 35 yılım.

Konservelenmiş geleceğimi kışa sakladım.

Biliyorum bu kafiye hiç uymayacak,

Ama geleneksel tınımı kaybetmişim.

Zaten akışkan bir anın içindeyim,

Uzuvlarımdan damlayan çocukluğum.

Yaşamanın bu yapışkan hissi bir zırh gibi üzerimde.