Kızgın zincirlere bağlı yüreğim,
Kan kırmızı denizlerde,
Bir oradan bir oraya savruluyor.
Şu koca dağların eteğinde,
Çırılçıplak bir ruh var,
Soğuktan yüreği tir tir titriyor.
Çarmıha gerili bedenim,
Küfrediyor dünya aleme,
Ne çıkar yapışmışsa küfür dilime?
Muhtaç ettiler sizi bir dilim ekmeğe,
Suçlu ettiler, mahkum oldunuz,
Bir kuruş demir parçası, bunca emeğe.
Kimsin diyene, kimsin diye soruyorum,
Kim olmak tek başına yeterli değil şu düzende,
Kimiz yahu biz, şu koca gezegende?
Kanlı kuş tüyünde şiir yazmalar,
Bir resmi gözyaşı ile boyamalar,
Gururu da mutluluğu da paraya satmalar.
Şu gökyüzüne bak, parça parça bulutlu,
Tıpkı yüreğim gibi, umutlarınız gibi,
Etme eyleme, bir çocuğun ölümü gibi.
Kırlarda oynayan küçüklere ne oldu?
Ölümü bilmeyen küçüklere ne oldu?
Şu yaşlı yüreğim bir çocuğu sevmeye korkar oldu.
Çekiliyor kanım, utandım insanlığımdan,
Utandım da utandım, kustum, ağladım,
Binlerce yol var, bize bir tane bulamadım.
Yol çeken şu ayakların sonu ölümse,
Neden mutlu olmayanlım?
Neden mutsuz şiirler yazalım?
Ölümden korkan yüreğim,
Bir kelebeği kıskanır oldu,
Ah yazık, ölüm bize kurtuluş oldu.
Kırık bir ruhu, sağlam bir vücut zor taşır,
Bozulmuş ruhlar yönetirse güzeli,
Güzellik dediğin ne ki? O da yozlaşır.
Aklar, beyazlar, çekip gitti perdemizden,
Kala kala şu ölü bedenler,
Ölmeyi bekleyen ruhlar kaldı elimizde,
Neyleyim güzelim, sevmek haram,
Neyleyim güzelim, olmak haram,
Yaşadığımız cennet değil,
Meyvesini yemek dünyanın neden haram?