insan, bir nefesle bir can
görür, duyar, bilmez…
kim olduğunu, kime yoğrulduğunu!
öfkeyle bakar biri,
gülümsedi der bakan.
kinle bağırır başkası,
bir başkası ne hoş ses diye atılır
kusurlar görülmez bir müddet,
her şey bir tayın koşmayı öğrenmesine kadar…
bir tay kulakları dik dağlara meydan okur gibi
gözleri safi zümrüt görünmezi gösterir gibi
sırattan ince tellerle örülmüş bir kuyruk
en kanlı savaşa bir adım daha yakın gibi!
bu dünyada;
güzel ve çirkin aynı hamurdandır,
yakın ve uzak eşdeğer,
gerçek ve rüya özünde birdir!
kimi olmazı görür
kimi olanı görmez
insan yaratılanların en şereflisi,
her şey bir tayın koşmayı öğrenmesine kadar…
öfkeyle bakar biri
öfkelenir bakan
kinle bağırır başkası
bir başkası ne boş ses diye atılır
kusurlar görülür artık kusurdan,
her şey bir tayın koşmayı öğrenmesine kadar…
bir tay koşmayı öğrenir bir gün…
meydan okunan dağlar küçülür gözünde bir tepeye
görünmezi gösterecek gözler körelir dünyaya
teller çelikten bir kılıç olur ağarır önce bir rüya gibi
en kanlı savaşta kızarır sıratta tek nefesle geçmek gibi!
her şey bir tayın koşmayı öğrenmesiyle başlar…