Elimi bırakma bu akıntıda kaybolurum.
Su samurları misali el ele boğulalım bu nehirde.
Beni bırakma.
Ağlamak en marjinal direniştir.
Bilirsin.
Alkollüyken ölü şairlerin
mezar kokulu şiirlerini okurdum sana.
Şarap içer helva yerdik.
Arkadaş Zekai’yi, kedileri ve Allahʼı severdik.
O zamanlar bizdik,
şimdi hecelerine ayrılmış
devrik cümleler gibi
garip ve anlamsızız.
Seni alıp tekil şahısların arasına gömdüler.
Beni ise çoğul sanrılara kilitlediler.
Çiviye tam oturmamış bir tablo gibi
zar zor duruyorum ayakta.
Düşersem kırılırım,
düşersem parçalanırım.
Parçalarımı toplama.
Kesiğin olurum.
Kına diye yakılan ormanların
çaresizliği kaldı yüzümde.
Sen gittikten sonra aç kaldım.
Soğuk şubatlar yedim.
Üşüdüm.
Senin gittiğin yerlere yağmur yağarmış.
Öyle söyledi seni görenler.
Şimdi bir yağmur damlası olmak için
lime lime olmaya razıyım.
Saçının teline dokunmak
şu an cephanelikte sigara içmek…
Fakat ben tiryakiyim biliyorsun.
Şimdilik bu şey bitsin.
Kimine göre şiir kimine göre mektup.
Her ne boksa.
Bitsin.
Hayri Saraç
2020-08-20T00:14:49+03:00Okumanıza ayrı eleştirilerinize ayrı mutlu oldum. Vakit ayırdığınız için teşekkürler. Yorumları dikkate alacağım
Hayri Saraç
2020-08-19T00:06:36+03:00Arkadaş Zekai Özger candır. Teşekkürler :D