Bir günlüğün, ucu katlanmış sayfasıydı
Her şeyin üzerine hatırlanan bir anıydı
Ne olduğu bilinmeyen bir mektuptu belki de
Neyin ne olduğu bilmeden geçen bir ömürdü
Ama bilirdi acısının nereden geldiğini
Kapatırdı gözlerini hüzünlü bir bulutun damlaları gibi
Aklı kaybettiklerinin, kalbi vazgeçtiklerinin mezarlığıydı
Bir bir anımsardı toprağın altındakileri
Yüreğinin nerede alev aldığını bilirdi
Unutmuştu gelenleri aklı hala gidenlerdeydi
Ne vardı sanki mazide
Tozlu kitapları açıp nefes aldım demenin ne faydası vardı
Ne faydası vardı mezarlığa çiçek ekmenin
Gitmişti bir kere giden
Yalnızlık ile baş başa kalmıştı
Bir ceviz ağacının dalında görünmezdi
Sarmaş dolaştı işte kendiyle
Bıkmadın mı bu mezarlıkların taşlarını okumaktan
Demişti bir keresinde bıktım, usandım
Duymamıştı kimse
Belki o da o mezarlıklarda kalmıştır.
Belki cıvıl cıvıl neşesi oradadır
Belki gülüşlerindeki o taze baharlar
Ne var ki kaybetmişti
Peşinde bir ömür ziyan ettiği umutsuz umudunu.