Sen benim Sabrinamsın güzelim
Fotoğrafına bakıyorum ve takvimler değişiyor
Ne hikmetse geriye akıyor zaman
Sanki yıl 99, aylardan da Ramazan
Nihat Hatipoğlu henüz yok piyasada
Onun yerine Sabrina var
Tabii ATV de bir başkaydı o zamanlar
Terminatör 2’yi bile yayınlamıştı bir ara
Güzel kanaldı vesselam
Güzeldi çünkü bana
Düşlerin ülke sınırlarını umursamadığını öğretti
Düşlerin hiçbir sınırı umursamadığını öğretti aslında
Birini sevmek için onunla aynı dili konuşmak bile gerekmiyordu
Çünkü dublaj diye bir mucize vardı mesela
-Ah Sabrina
Kopup da kanamasın diye ürktüğüm ama
Kaşımaktan da geri duramadığım yaram-
Tüplü bir televizyon ekranına sığmayıp taşan
Sarışın bir aşk filizlendiriyorsun içimde
Yedi yaşındayım, yaramaz bir çocuğum ben oysa
Aşkı nereden bileceğim
Edepsiz bir kelime gibi geliyor bana
En son “Deli Yürek”te duymuştum mesela
Ve sanıyordum ki elinde silah olan birinin
Kullandığı her kelime kötüdür
Ayrıca biliyordum ki iyi insanlar bir silaha dokunmaz asla
Yine sanıyordum ki kötü insanlar hep sakıncalı sözcükler kullanır
“Aşk” da o yüzden “şarjör” gibi bir şeydi benim için
Hatta “racon” ya da “bitirim” gibi anlamsızdı aslında
Ama aşk, iyilikle kötülüğün kesişebildiği nadir kümelerdenmiş meğer
Bu yaşadığım, bir çocuğun ilk kez “anne” demesi sanki
O “anne”yi duyan annenin hissettiği gibi
Veya resim dersinde yaptığım resmi sınıf panosunda görmüşüm gibi
Bu çocuğun ilk kez böylesine hızlı atıyor kalbi
Ne bileyim, eğitsel kollar için sınıfta kura çekilecekmiş de hani
Torbaya elimi atar atmaz Sivil Savunma Kolu’nu bulmuşum sanki
İşte öyle mutlu hissediyorum şimdi
O yüzden sen benim Sabrinamsın güzelim
Sen benim yedi yaşımsın
Bana geldin ve ben, rakibime fark atarak sınıf başkanı seçildim
Benden gittin ve yaz tatilim, hüzünlü bir saç tıraşıyla sona erdi
Küçük bir topuz yapabiliyordum artık
Üstelik o çocuksu mutluluk da cabası
Yokluğun ise üç aylık saçımı kesen o acımasız berber makası
Yokluğun, vücudumun sol yanına çarpan bir meteor
Hatta işini sevmeyen ciddiyetsiz bir adli tıp memurunun
“Ölülerin canı yanmaz” diyerek vurduğu serseri neşter darbeleri
İşte öyle tuhaf bir şey sensizlik belasıyla dans etmek
Kesinlikle öldürmüyor ama yaşatmıyor da beni
-Ah Sabrina
Oynamaktan kendimi alamadığım ama
Bozulur endişesiyle de oynamaya kıyamadığım oyuncağım-
Seninle anlıyorum ki
Aşk yalnızca kötülere tahsis edilmiş bir lüks değilmiş
Çünkü yeterince kötü olmadığımı düşünüyorum
Elime de gerçek bir silah değmedi hiç
Ama şimdi ortak bir yanım var kötü bir adamla
Şimdi ben de aşığım, Yusuf Miroğlu da
Sırf senin o sarı saçların
Floresan beyazlığına mahkûm salonumu ayçiçeği tarlasına çevirsin diye
Sırf senin o mavi gözlerin
Sahra’da hissettiren halının kahverengiliğini sulasın diye
Sulasın da yeşertsin uzaktan kumandalı arabalarımın otoyol şeridini
Ve yayla çorbasının kesik yoğurt kokusunu alsın
Alsın da denizin klorüne dönüştürsün diye
O mavi gözlerini nazar boncuğu niyetine takıp göğsüme
Sahura kalkıyorum
Ve iftarda izlediğim bölümün tekrarını izliyorum yine
Öğlene kadar tutacağım tekne orucunun hazırlığını
Sensiz yapamıyorum Sabrina
Müslüman olmayan birine böyle hisler beslemeyi
Büyük bir günah zannediyorum ama
Geldikçe o güzel yüzün aklıma
Doya doya bakıyorum televizyona
“Cehennemde yanacaksam da bu yüzden yanayım” diyorum
İnsan yedi yaşındayken gözü kara oluyor
Allah’ı zıtlaşılabilecek bir varlık sanıyor
Çünkü Allah’a dair bildiğim tek şey Allah’ın adı
Cehenneme dair bildiğim tek şey ise hayli sıcak olduğu
“Cehennemde yanacaksam da Sabrina için yanayım” diyorum
Çünkü cehennem benim için babaannemin evindeki kovalı soba
Fazla yaklaştığım için elimin tam ortasına bir imza atan o demir soba
“Nasılsa kimse kıyıp da o sobaya atmaz beni” diyorum
Böylece cehennemde yanmaktan da kurtuluveriyorum
Ama cennetin nasıl bir yer olduğunu hiç düşlememiştim o güne kadar
Seni gördüm ve anladım ki cennet
Senin kedinle yaşadığın o küçük oda
-Ah Sabrina
Tüm arkadaşlarıma hava atmak istediğim ama
Kirlenmesin diye sadece evde giydiğim cırtcırtlı MP One ayakkabılarım-
Bir mitolojinin meyvesi zannediyorum sana olan aşkımı
Elma denmiş bugüne kadar, elma mesela
Yine de gözlerimi alamıyorum senden
Yangınların her fırsatta kanatlarımı yakarken
Bir daha uçamamayı göze alan bir kuş kararlılığıyla geliyorum sana
Beni bu mesafeler, bu yaş farkı
Hatta ve hatta toplumsal statümüzdeki bu dengesizlik tüketiyor ama
Sen, kulu çağıran arsız bir günah gibi
Televizyonda koşturup harama sürüklerken beni
“Aşk için yanmalı” diyorum, aşk o zaman aşk Sabrina
Hani ölmeyi bile göze almış ya Sezen Abla
Ne yani, yanılıyor muydu yoksa
Velhasıl güzelim, sen de benim Sabrinamsın işte
Daha nasıl anlatayım ki bunu
Sen benim yedi yaşında hissettiklerimi
On yedimde de hissettirensin
O yüzden siyah bir kediyle konuştuktan sonra
Hayatımdan ışınlandığından beri
Ben hep yedi yaşında kaldım ve sabırla bekledim seni
Mavi bir bisiklet karşılığında babama satacağım ilk gerçek orucumu tutarken
Dilim damağım kurumuş hâlde iftarı bekler gibi
İsmail
2020-05-04T19:32:54+03:00Teşekkür ederim. :)
Jean Valjean
2020-05-04T01:31:47+03:00Harika. :)