temmuz akşamının serin rüzgarı eşliğinde

papatya çayımı yudumluyorum

çarşının göbeğinde kalan

sessizlikten bihaber yeşil balkonda

rüzgar önce yanağımı okşuyor,

sonra sarı saksıdaki boyluca fesleğeni 

rüzgar fesleğeni sarstıkça yedi yaşıma döndüm 

yumdum gözlerimi, bir an seçtim

dedemin yazlığının verandasına gittim usulca

elimde kırmızı bahçe hortumu, 

bir akşamsefalarını

bir bodur mandalina ağaçlarını suluyorum 

tek derdim öğle güneşinin altında kalmış 

kızgın kumlarda yalın ayak koşmuş, 

biraz kavrulmuş ayaklarımın acısı

bir yudum daha aldım papatya çayımdan 

şıp diye döndüm yeşil duvarlı balkona

fesleğen kokusu aynı, yaşım on dokuz, 

çayım biraz soğumuş

fesleğen kokusu aynı, yaşım yedi, 

çay içmem

fesleğen kokusu aynı, yaşım on dokuz, 

yüreğim soğumuş

fesleğen kokusu aynı, yaşım yedi, 

papatya çayı ne işe yarar ki ?

fesleğen kokusu aynı, yaşım on dokuz

dinginlik, sakinlik