sana küsken seni daha çok seviyorum.

gemiler giderken daha çok hüzün verir

biliyorsun.

ben seni uzaklardayken,

mesela ellerin ceplerinde yürürken ufka doğru,

ya da o çıkmaz sokakta kendince düşünürken yaşamını,

seni görebilmek için çaba sarf etmezken,

ama yine de dokunamazken sana,

daha çok seviyorum.

kendi halindeki güzelliğinle,

kirimi, pasımı bulaştırmadan sana 

ilk defa gördüğün bir şeyin heyecanını izlerken,

aklıma geldikçe gülerken,

ama bunu sana anlatamazken daha çok seviyorum seni.


varlığımı bilmezken daha güzel gülüyorsun.

gelmeyen gemiler insanın içini acıtır, biliyorsun.

sen beni uzaklardayken,

mesela dün gece ellerimin kesildiğini bilmeden,

ya da sen yokken tüm yatakların sayrılığa büründüğünü düşünmeden,

beni sevebilmeyi aklından bile geçirmezken,

ama yine de ayrılmazken gözümün önünden,

daha güzel gülüyorsun.

kendi halimdeki mutsuzluğumla,

ilk defa gördüğüm bir şeyi sana anlatamayacağımı bilirken,

yine de sana anlatacakmışım gibi biriktirirken,

ve sen biriken şeylerin hepsini bir anda çöpe atmayı severken bile,

daha güzel gülüyorsun.