Kim içindeki canavarı inkar edebilir ki ? İçinin en çirkinini, duymak istemediği kirli soluğunu, hasetini, yerine yerleştiremediği, bir tarafını hep çekiştirmek zorunda kaldığı benliğini kim inkar edebilir ? Yaşadığımız zaman dilimi bizi özdeki kaynağımızdan uzaklaştırmaya çok müsait, çağımızın telaşında sizce de bir şeyleri yanlış anlamıyor muyuz ?

The Substance aşırılıktan çekinmemiş, daimi olmasını arzuladığımız güzelliğe eleştirel bir film, doğayı artık ne kadar az anladığımızı anlatır bir tatta, bir ağacın evrimini görmekten uzak, hayatımızda beton bir binayı daha anlaşılır kılar bir dili var. Özümüzü tüketerek ondan uzaklaşıyoruz, yeni öğrendiğimiz dili artık benliğimizi değiştirmeden kullanamıyoruz.Gözümüzü kamaştırandan vazgeçemiyoruz. Güzel bir yaşam belirtisini göstermekten ziyade, yaşamın gösterisi olmak için can atıyoruz. Dündeki kendimize uzağız, soğuğuz ve öfkeliyiz.
Bir aynaya bakmaya daha yakınız artık, aynada neye baktığımıza değil.