İnsan, insan

Yola koyul, o aydınlık sabaha

Yolcusu güneşin ve ışığın

Karanlığı öldürdüğü şafağa


Bağır, çağır, izle

Yükselt sesini güneşin doğması için

Topla herkesi, sabahı beklemek için

Karanlıktan başkasını görmeyen gözlerinle

Seyret!

Işığın doğuşunun eşliğinde

Ölümsüzlüğü tatmak için


Geldiklerinde o aydınlık sabaha

Anlayacaklar

Görmeyen gözler, duymayan kulaklar

Yürümeyen ayaklar, tutmayan kemikler

Ve bağıracaklar

Işığın altındaki insanlarız bizler


İşit, tat, hisset, bul

Güneş ve ışık doğduğunda

İşit, ışığın yükselişini selamlayan

Özgür kuşların sesini

Tat, güneşin cömertliğinden beslenen

Güzel yemişlerin lezzetini

Hisset, aydınlığın verdiği tatlılıkla

O güzel rüzgarın, tenini hissedişini 

Bul, yağmurun utangaç damlasının

Ellerini çelimsizce kirletişini

Bul, o kirin ardında

Güneşle raksın arkasında 

Gökkuşağının hediyesini


Sevin, sevin

Çağırdığında gökkuşağının renk girdabını

Göreceksin!

Umutla beklediğin o ışığın beyazlığını


Gökkuşağını silmek isteyen olursa

   "Öfkelen, öfkelen 

   ışığın ölümünün karşısında"


Öfkelenmezsen ışığın ölümünün karşısında

Ölüm bizi de bekler

eksik hayatımızın sonunda


Öfkelen, ışığın ölümünün karşısında

Ve sonra öl, ışığın doğuşunun eşliğinde

Ölümsüzlüğü tattığın anda

Dylan Thomas'a sevgi ve saygıyla...