Bir anahtarla koridor geziyoruz ne güzel

Işığından, olurundan alıyoruz dünyayı

Ve veriyoruz çocuklara büyüsünler diye

İhanet mi?

Ya da bir cadı tılsımıdır ürkütmek uykularda

Bense bilmem omzumda kemiklenip uyutmaz olanı

Bilen söylemez.


Haydi ayıralım,

Gözlerine bakalım boyları aşana kadar

Zifte meyyal olanı ben alayım

Ya da ben olayım ziftin kucağı

Tevazu,

Öyle güzel uyuyor ki kibrimin koynunda

Bir yaratılış hikayesi kadar yalan oysa

Zehir kadar öldürmez bir yalancı

Çöküp kalıyor payesinde zamanın.


Bana desinler ben açıldım yara gibi

Benimle bilsinler kansa kırmızı zaten

Ya da bir etik derdi sokaktan caddeye çıkar

Oyalanır mağaza tezgahlarında

Geçer yanından onların

Anlamazlar da iştahlanırım akşamına

Yalan demezler, yaşadık demezler

Uyur ve uyanırlar.


Bazısı pencere arıyor ölümle kavgalı gibi

Bazısı pencere buluyor barışmak için


Sabah mıdır yenileyen insanların yüzünü

Ya da örtülen bu güneş kadar mühtezi

Aman ne bileyim zaten

Aman samdukasında sırlarla gömülü insan

Neydi adı yazılmasa bir çıplağa

Ya da bir çıplak nasıl benzemez başladığı yere


Bir anahtar,

Kapılar gezdiriyor hepimize

Bir telaş verip kanıyor burnumuzdan

Sevgilerle kandırıyor oysa taşı toprağı bile

Geçirip kumarından kısık gözlü, iştah gibi

Başka dünyalara inandırıyor.


Kanıyor ve inanıyoruz.

Yarın başka neye benzer ki.



Fotoğraf: Sezin Hasgüler