Yüreğim bir vatan olsa

Bayrak diye habbesinde dalgansa saçın


Evet; tan, siyah bir açılımda aksetti

Ne yaptıysam bir şapka takar gibi bilircesine

Ne tuttuysam, bir ölü çocuk özümde

Yitirdiklerim gelir hatrıma

Bir denizin dibine taşla yolladıklarım

Duyuyor musun ey arabistân, boğuşlarımı

Bir kozayı ne açar diyor tan gözlüm

Ötüyor kat kat yüreğim bülbülü

Duyuyor musun, ey arabistân âyînesi


İstilaya salsa kıblemi hasret

Gurbet diye vursa kirpiğin, orduları


Gül üstüne dikensiz gül,

Bir gül yorgunluğu üzerimde; bir sus orucu

Gönül derler, aşk diline sırrı iki kademle satar

Sırrı hikmet eylerse top patlar,

Bir çiçek daha ifşâya koydu şifâsını

İştifâ edesin sevgilim ferdâyı

Duydun mu, tan atıyor!

Duyuyor musun, ey halk-ı acem!

Saraçlarımdan su çürüyor,

Aydınlanmasın gece; utanırım, hayır!

Duyuyor musun, ey halk-ı acem dâiresi!


Kıyamam, burnuna değmeden bâd-ı sabâ

Sabah edemez âlemi, karanlıktadır


Topuklarımın alâmet-i fârikası,

Firâkında kaybolmaktır, çöl üstüne çöl

Diken üstüne diken,

Bir emir üzerine basarım kanımı kuma

Kumda çıkar adın denen yaban çiçeği

Suluyor musun, ey yürek sana susamışı!

Bir bahar dîdesi, tohum dedikleri gözün

Tortusuz kadehlerde tortu diye biz

Oturmuşuz, çölde kuş avlıyoruz

Duyuyor musun topuğumu ey sahrâ!

Tak tak vuruyor alnına, yârim üstüne yârim,

Duyuyor musun mecnun, ey sahrâ vesâiresi,

Aşk bendedir, katl üstüne katl-i 'âmm


Yok, hayır, yok hayır!