ve işte sana var olmaktan söz ediyorum. belirsiz, amasız ve fakatsız, nasıl olacağını henüz bugünümüze doğan güneşlerin aydınlatamadığı fakat akan bir nehir kadar temiz bir var olmak. sana kana kana içmekten bahsediyorum, hayat çeşmesine dayadığım ağzımla bir gün mümkün olabilecek tüm yaşamları anlatıyorum. sen tüm bunları agresif ve kaygan bir zeminde değerlendiriyorsun. beni faili meçhul bir suçun meçhul olan tüm özneleri sayıyorsun. katil ve maktulun yerine beni görüyorsun, kan izlerinde adımı okuyorsun. fakat anlatıyorum, sana gürültülü bir var olmaktan söz ediyorum. bir sabah güneşinin sızıp aydınlattığı tüm ihtimalleri önce senin ellerine bırakıyorum. istiyorum ki sabah güneşinin giremediği karanlıkları gör, mahzenlere kapatıp yıllandırdığım tüm sesleri duy diye fısıldıyorum. seni aleni olmayan haramlara davet ediyorum, satırların arasından kazınıp çıkarılacak bir aşkı besliyor, büyütüyorum. sarıp sarmalıyor, uyuz bir köpek gibi kapına bırakıyorum. sivri yanlarımı duvarlara sürtüp kanatarak törpülüyorum, bir gün sana dokunursam canını yakmasın diye tüm dikenlerimi ta içimden söküp çıkarıyorum. içimde oluk oluk bir kavgayı büyütüyorum, kendimi kavgadan kaçırıyorum, seni benden. içimde bi'taraf bir savaş çıkarıyorum, ateşkesi senden dileniyorum.