aklıma tutunan iri ve ürkek garabin
aklımda sarı delikler açan menakîr
bulunmuş tüm avuntuların çilesidir haberim
kederler, ışıklarla deliklerimden boşalıyor ayaklar altına
çılgın bir karabasan gibi ağzımı zorluyor gümüşten kılavuzlar
geçmiş vaktin bâki ezanı vücuduma okunuyor
aklımın yan yüzeyleri ferahlığa hasret tütün odalarına dönüşmüş
gururlu bir çürüyüş
gururlu bir çürüyüş tırnak etimden inatla büyüyen
ruhun mırıltısını yalnız arşiyân duyuyor
en câlib bekleyişler sonrası gövdelerden yankılanan
hangi tütsüyü tutuşturup bastırsam içime geçer şevklerin üstünden bu leş, a'râz koku
başımı yasladığım taş çatlıyor,
şadırvan taşıyor kenarında düşünmeye başlasam
yıkık konaklar, ayideler, yarım ağıtlarla işlenmiş mintanlar giyiyorum
ateş boncuğu gözlerin, arsızca boşuna seyreliyor gölgeliklerden yüzüme
çınarlar ve çınar gövdesine çakılmış benlikleri oyuntulayan gözlerim
hiç gelmeyecek kaygısız ışıklar arıyor tepelerden süzülen
uzuyor, ben kaçtıkça bitimsiz gölgem
ağaçları mumyalayan, kestane köpüğü leylakları saçlarıma büyüten
ihtiyar bir göğü bağrıma basarak kaçıyorum
kaçıyorum
ensemi gıdıklayan rüzgârları tanıyorum
kendi içine kıvrılarak tükenen şükûfeler arasında gizleniyorum
burada arsızca uzayan, yeşil salkımlı bir şiir doğuracağım sana
ateşlerle çürüterek tüm dallarımı kendimden geriye onu bırakacağım
sonbaharın ağaçlara verdiği son şansla
sükût taşları diziyorum aramıza
rüzgârları, renkleri, toprağı paylama
ben geçip gitmeye gönüllüyüm
etten kumaşlara sarılmış kemiklerden
geçici olmaktan homurdanan dillerden
yüzüm geçecek, yüzüm unutulacak
yüzüm düşecek bu inkarların arasından
çek ellerini boyalardan, arzuların arzularıma değiyor
müthiş bir hisar duruyor ruhumun önünde
ateşini seviyorum
rüzgârını seviyorum
bir ah et bana, çıtırdıyor gövdem
en suçsuz ateş gözlerinde büyüyendir biliyorum
ben toprağa serilmeye gönüllüyüm
ateş boncuğu gözlerin, arsızca boşuna seriliyor yüzüme
ruhum duymadan ilmek ilmek,
lâle renkleriyle dokunuşun canıma
eski nüshalar, tasvirler arasından
cımbız cımbız koparılıp nakşedilişin yüreğime
kitap aralarına durak durak yazdığım harflerin
ehl-i semâ'nın elbirlik olup işleyişi ruhuma sesinin tınısını
gerdanıma rızamla gerilmiş kıyemî ip
geveze duvarlar,
sükût yemini içmiş adımlarım ve tüm gölgelik avuntularım
hepsi mâziden seyredecek bizi
affetmeyecek beni, donuk akvelerde
en giz kederlerle pırıldayarak bekleyen yüzün
ben toprağa, ben gerdanımın sırmasına
ben akmî kafesime gönüllüyüm
bedenim değil, kalbim uzuyor arşa.