Yok mu koynuma kaçıp saklanacak birisi?

Bu kadar korkak dünyanın bu kadar korkak göz bebeğiyim.


Kafir lilaların biçimsizce kamburumu delişleri,

Tepinerek hülyadan, bin beter kendimi buzdan tekrar örüyorum.


Yüzümde bir adamın yüzüyle doğdum,

Yüzümde bir adamın, ıslak kancasıyla.


Bir fulyanın, bir orkidenin, bir mercanın belki

Ben yüzümde haset bir tanrıçanın günahkar çığlıklarıyla doğdum.


Kanatlarımı çıkarmayı hedeflemek şimdi,

Bir azmin ve çokça ıstırapsız bir ölümün dilenişi olabilir -ya da sadece bir ölümün direnişi-


Kendi suyuma banıyorum ekmeğimi,

Sen paspal bir bardaksın gün içinde üç kez dudak değdirdiğim.


Korkunun cereyanında savrulan sevgi taneleriyim ben.

Tepeleme bir aşkın köşe bucak kaçarak avlanmaya çalışması gibi gereksiz bir durum içindeyim.


Açığa çıkamayacak kadar korkak,

En korkak olduğunu itiraf edecek kadar cesur.


Bir militanın paçalarından damlayan uslanmaz kan taneleriyim.

Bir ceylanın gözlerinde siyah leke gibi, ancak bir leke gibi daha fazlası değilim.


Seni bir kadına ait kılabilmek için, seni kurtarabilmek için,

Kendimi hamuru mayasız aşkların orta yerinde çatlatarak yaraladım.


Bir yolculuğa ömrünü adasan diyelim,

Diyelim ki pejmürde sokaklarda sevginin yaratımı bir kadın arasan,


Tüm kadınların göz bebeklerindeyim.


Özüme pelesenk olmuş kara yazı ama aslı turuncu.

Günahkar olduğumu inkar edemem.


Parmaklarımdan sarkan bu ölüm salyası,

Ve yüzüne dokunmak için yeterince hayatta değilim.


Çiğ bir hayalperetim gecenin üçünde.

Bu yedinci olacak.