1.


Ben dahil her şeyin bu kadar pis bu kadar rezil olduğu bir yerde yaşama, sevgiye dair ne varsa sende tertemiz güzel olan tüm duyguları ana rahmine düştüğün gün gibi muhafaza edebilmeyi nasıl başardın aklım almıyor. İfade etmenin yolunu arıyorum. Elbet birinin de başına böyle bir şey gelmiştir, yaratan yeryüzüne daha önce de senin gibi birini göndermiştir de birileri benim gibi hissetmiştir belki diye onlarca kitap karıştırıyorum, yok bulamıyorum. Senden bahsetmediği için ezberimdeki şiirler bile eski anlamlarını yitiriyor. Odam en az göynüm gibi yerle bir. Raftaki bütün şiir kitaplarım yerlerde. Dilinin ucundaki kelimeyi hatırlamak için sağa sola saldırıp bildiği bütün kelimeleri türetir gibi altı çizili dizeleri yüksek sesle tekrar ediyorum. Bir dize, bir kelime grubu, belki bir cümle, içimden fışkırmayı bekleyen ne varsa… Yok, bulamıyorum.




2.


Onca zamanın en ufak bir yaşam kıpırtısı olmadan geçmiş olmasının ardından öyle sıradan bir anda kapına dikilmişim, sen gelirsin diye beklerken buldum kendimi. Etrafında olmanın hafifliğinde ve bunca güzel hissin yabanıllığında elimden kayıp giden yaz için şimdi ne yapabilirim? Emin olmak için parmaklarımla tekrar tekrar sayıyorum. Daha ne kadar dayanabilirim, vazgeçmeleri caiz kılabilmek için ne kadar zaman gerekli, diye düşünüyorum. Kafamın içinde her şey perişan. Emin olabildiğim tek şey büyük yıkımların arifesinde olduğum. Ama güzel kızım, şartlar ne olursa olsun varlığına bin şükür. Senin bir gün gelme ihtimalin sana karşı büyütülen sevgilere ve tüm bekleyişlere fazlasıyla değer. Senin ihtimalin bile en az senin kadar güzel.




3. 


Güzel kızım yüzünde anlamlandıramadığım bir sancı var. Nabzımın ritmini belirlemeye ilk başladığın günlerde seni sen yapan detayların her birinin farkına vardığımda sanki yeni bir dil öğreniyormuşum gibiydi. Ne yazık ki sana olan bu bağıma karşılık hala ince ayrıntılarını konumlandıramıyor olmak seni hiç tanımıyormuşum gibi hissettirse de bir insanı bu denli tanıma arzusuna sahip olmak da bir o kadar ürkütücü. Ama bu sen değilsin eminim. Belki de şehirden bir çocuk sevdin yine. Gönlünde birinin olması beni alaşağı etse de bir yerlerde seviyor olma ihtimalin bile güzel. Benim dibimdeydi göremedim. Ondan bu elimin kolumun bağı. Affet, seni fethedilecek bir kale gibi göremedim. Yarının ne getireceğini bilemediğinden olası mutsuzluklarının sorumluluğunu alamadım. İstedim ki tüm yaşanma ihtimali olanların sorumluğunu iyisiyle kötüsüyle beraber alalım, o da olmadı.