Tüm güler yüzlü elvedalar gibi,

Mutlaka tekrarlanmayı bekleyen,

İşlenmemiş bir yalnızlık barındırıyordu içinde.

İşlenmemiş,

Ve ziyan edilmemiş.


Dünler bugünlerin inci küpesi.

Kenarı kıvrılmış bir kitap gibi,

Yarım ama umutlu,

Simli bir yalnızlık parlıyordu gözlerinde.


Dilimde yara gibi bu unutulanlar.

Tam kalabalığın ortasında,

Birden bire,

Yapayalnızım.


Tüm hassas melodiler arasında,

İyi niyetle fısıldanan,

İstenmeyen bir öğüt gibi savruluyordu gökyüzünde.

Ve turuncu bir ayrılık damlıyordu parmaklarından.


Katılaşan bir aşkın uyuşuk ayak bilekleri,

Köklerini salacağın tek yer uykusuz yastıklarım.

Tüm ordular sert adımlar atıyor.

Ve saydamlaşıyor ikinci yüzün.



Tüm yumuşak bakışlar gibi,

kemiğinin etinden sökülmesi gibi,

Sol yüzü yanık bir yalnızlık barındırıyordu içinde.

Sol yüzü yanık.

Ve eklemlerinden eksilmiş.

Kuduz bir yalnızlığı gölge diye gezdiriyordu belki de.