Bazen hayata daha fazla dayanamayacağım hissine kapılıyorum. Böyle zamanlarda intihar çok cazip geliyor. Türlü senaryolar yazıyorum kafamda. Türlü intihar şekilleri. Ve geriye ne tür bir not bırakacağımı da düşünmeden edemiyorum. Sahi öyle bir gün ne bırakırdım ardımda. Benden geriye kalması için.


Sanırım kalanlar acı çeksin isterdim. Ben varken canımı acıtanların yokluğumla ve yokluğumun sebebi olmalarıyla canları acısın isterdim. Onları suçlardım.


"İntiharımın tek sorumlusu sizlersiniz. Hepinizden iğreniyorum. Hayatı kendi isteklerinize göre şekillendirirken etrafınızda kim var kim yok yaraladığınızı görmediniz. Beni her gün azar azar yok ettiniz. Sizlerin birer kopyası olmamı istediniz. Sizlere benzemeyi reddettim, bunu hazmedemediniz. Sürekli eleştirdiniz. Kendi hayatınıza, kendi ahmaklıklarınıza bir an olsun bakmadan beni eleştirdiniz. Sen bir halta yaramazsın. Yolun yol değil. Yoldan çıkmışsın, farkında bile değilsin. Dediniz, dediniz, sürekli söylendiniz. 


Elinize ne geçti? Sizin çizdiğiniz çemberin içine hapsolmamı istediniz. Hayatı sadece kendi doğrularınızla yaşanır zannettiniz ve kendi doğrularınızı -ki bana kalırsa baştan sona yanlışlarınız- ömrüm boyunca bana dikte ettiniz. Başkaldırdığım an beni kötülediniz. Çevremde bana yaklaşan insanlara benim kaçık olduğumu ve benden uzak durmaları gerektiğini söylediniz. İdraksiz, düşüncesiz, saçma sapan bir insan dediniz.


Sahi ne geçti elinize? Hayatımı kendi doğrularımla yaşamaktan başka bir şey istemedim. Kimseye zarar vermedim. Kimseyi hiçe saymadım. Var olmak ve varlığımla kabul görmek istedim. Sadece gözlerinizi açmanızı, size anlatılanların masallardan ibaret olduğunu görmenizi istedim. Görmediniz. Israrla görmeyi reddettiniz. Ve bu reddetmekle kalmadı. Benimle alay ettiniz. Fikirlerimi küçümsediniz. Üstelik senelerce bana çizdiğiniz yolu yürümemi istediniz. Neden?


Neden böylesiniz? Hepiniz söz birliği mi ettiniz de bana bunları yaşattınız? Neden beni uçurumun kenarına gitmeye mecbur ettiniz? Neden ben gözlerinizin önünde erirken halimi görmediniz? Siz en yakınlarım değil miydiniz?


Keşke olmasaydınız. Sizlerle yaşamak yerine doğada bir ceylan olsaydım. Bir keklik olsaydım. Ya da bir güvercin olsaydım. Evet, keşke bir güvercin olsaydım. Özgürlüğe uçsaydım. Ama pardon, unutmuşum. Sizler özgürlüğe son derece karşıydınız. Ve bir güvercinin kanat çırpışından bile rahatsız olurdunuz. Ve o güvercini bile kafese koymanın bir yolunu bulurdunuz.


Ben şimdi size rağmen bir güvercin oldum ve özgürlüğüme uçtum kimselere yakalanmadan.


Sizlere kafeslerinizde tutsak günler diliyorum. Asla özgürlüğe kanat çırpmayın. Olur da uçmak isteyen bir güvercin olursa kanadından vurun."


demek isterdim herhalde...