Böyle günlerde insan takvime bakıp hangi yılın hangi gününde olduğunu şöyle bir yoklamaya çalışır zaman hafızasından. Oturup uzun uzun düşünecek kadar şanslıysanız; "Umarım bazı şeyler geri teper yüreğinizde. Bilin ki tepecek bir şey kalmamışsa siz de, gerçekten yangından kurtulacak hiçbir şeyiniz kalmamış demektir." cümlesini anımsayacaksınız. 

Yangından değil ama sevdaya düşmemişlerden, yüreğini kaybetmişlerden, her gün biraz daha beton yığınına dönüşen kentlerimizden, bizi içinin sınırlarına hapseden, bizi biz olmaktan yani insan olmaktan alıkoyan her şeyden kurtarmam gereken üç parçam var. Birlikte büyüyen üç parça.

Biliyor musun, korkularım var benim. Ülkelerinden sürülmüş sürgün çocukların korkuları gibi. Kimsesiz olma korkusu. Hiçbir yerde hiç kimse olamama korkusu. Hiçbir yere ulaşamama korkusu. Senin sakinlik olarak gördüğün bütün davranışlarımın altında sanırım korkuların ve kaygıların getirdiği bir istemsiz sakinlik var.

Orhan Veli demişti, diyeceksin.

"Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, kelimelerin ise kifayetsiz olduğunu bu derde düşmeden önce.''


''Şairler hep söyler, dünü bugünü ve gelecek olanı.''

Henüz on altı yaşındaydım öğretmenimin ağzından çıkan bu cümleleri ilk duyduğumda. Hiç bilmediğim bir şehrin orta yerinde, küçücük bir sınıfta hiç tanımadığım yaşıtlarımla ağzım açık dinliyordum onu.

O gün düştüğüm dertten olsa gerek hep kimsesiz olma korkularıyla arşınladım yolları, güzergâhları ve istasyonları. Bir daha da böylesi bir derde düşmemem ondandır, dedim.

Her vardığım kentte hep kimsesiz olduğumu anlamakla geçti bakışlarım insanların yüzlerinden.

Sana vardığımda yılların biriktirdiği bir kimsesizlikle durdum bu limanda. Denize kıyısı olmayan ama denizin kokusunu içine çekebilecek kadar güzel bir limandı bu şehir. Tesadüf sayılacak kadar anlamlı mı bilmiyorum ama denizin olmadığı bu şehirde deniz gözlü çocuklarla içimize çekiyoruz denizin kokusunu. Göç yollarını belleğine kazımış kuşlar gibi göç zamanımızı bekliyoruz sanki, içine sığacağımız bir dünyaya ulaşmak için. İçine bütün çocuk düşlerinin sığabildiği dört canlı bir dünya, dört çınar ağacının yan yana uzandığı bir bahar mevsimi. Köklerinden hayata tutunduğum Koca Çınar.

Biliyorsun sen de Koca Çınar!

Köklerinle tutunanlar var.