kekeme bir yatakta buruşmuş özlemlere abandım
ve cilveleştikçe boktan sevişlerle
daha da özedim
daha da yalnızlaştım
üç kere zıpladı sesinden adım
üç kere parmaklarımızda akışkanlık
ben koşuyordum bu piç yolu, çıngıraklı
üç kere çizdim bu çemberi
bir hayal vurdu beni
dedim
sana benzeyen herkese uzun uzun bakmaktır yaşamak
dedim
pasif gölgelerden yayılır ayak izlerin
üsluplu dalkavukların arasından gülümsemekle olmaz
ve yitirmedik daha sevişkenliğimizi
benim sana senin bana olan uzaklığın
iki dudak arasında
küstah rüyalardan elmalar toplayarak ayrıldım senden
üç kere taşladım gözyaşlarını ve batıl inançları
dedim ezberden okunmayacak kadar dokunaklı adın.