Israrla tutulan her ip, duygu, fikir, insan sonunda bir gün kayıp gidecektir. Kilit nokta ipler elini daha fazla acıtmadan, onu rahat bırakmaktır. Hatta bıraktıktan sonra zıplayıp yakalamaya çalışmamaktır. Yoksa salıvermenin ne anlamı kalır? Bu olsa olsa olduğun yerde zıplamak olur.

Gelmiş gelecek her şeyin geçici olduğunu fark etmek uçan balonun iplerini salıvermenin ilk ve en önemli noktasıdır. Balonu alırsın, oynarsın, bileğine bağlayıp gezersin, onu deneyimlerine, yaşamının bir kısmına -ancak sadece bir kısmına -dahil edersin. Beraber büyürsün, bazen küçülürsün. Aranızda bağ oluşur -ki balonun ipinden kaynaklıdır bu- ve er geç bir gün bağın kesilmesi gerekir. Bakarsın ki balon senin hayatını etkiliyor, hareketini kısıtlıyor; bazen yüksekten, bazen alçaktan uçuyor. Gitmek istiyor, sen tutuyorsun, beni bırak diyor, sen ipleri ısrarla sıkıyorsun. Sonunda yara bere içinde kalıyorsun, ta ki ipler kopma noktasına gelene kadar. Artık ip zedelenmiştir ve uçan balonun iplerini salıverme vakti gelmiştir.

Aslında dünyada tek bir uçan balon yoktur, aynı zamanda balona yoldaş olacak kimse de yok değildir. Zamanı geldiğinde vazgeçmek, bırakma cesaretinde bulunmak, sana ait olmayanı reddetmek, kötünün, özünde iyiye hizmet ettiğini fark etmek, kişinin ellerini kanatmadan, ipi canice kesmeden salıvermek gerekir.