Düşünüyorum yarın öleceğimi bilsem ne yaparım diye, yarın öleceğimden değil, her an ölebileceğimden… Kısa bir süre sonra buluyorum cevabımı, kendi kendime "yazı yazarım" diyorum. Öyleyse şimdi niye yazmıyorum? Kendi her şeye karşı olan çaresizliğimi kabul etmeyi reddediyorum. Anlatmak istiyor muyum ki? Evet, istiyorum ama bunun bir işe yaramadığını fark ettiğimden midir, yoksa burkulmuş muyumdur, anlayamıyorum. Aklımdan tonla şey geçerken kalemi elime alınca kağıtla bakışıyorum ve tamam o zaman diyorum, yeterince çaresiz olmadığım dersini çıkarmaya çalışıyorum, ne kadar çaresiz olduğumu bilsem de… Bıktım sanırım görebildiğim tüm hal durumlarından ve duygulardan. Elime kalemi alıp yazamıyorsam her şey hiç değil midir bana göre? Yatağımın üzerinde oturup dizlerimi göğsüme çekiyorum ve sarılıyorum, kendime ait karanlık odamda loş ışıkta duvarı seyrediyorum, değişiklik olsun diye can sıkıntısından çaresizliğimi kabul edip bunları yazıyorum. Hayat bir hiç, ne kadar hazlarınla ve zevklerinle kendini kandırsan da aslında benim olduğum durumdan farkın yok, hiç mi kendi kendinle kalmıyorsun? Belki bunu tercih ediyor olabilirsin, belki zevklerin ve hazların sahte olduğunu anlayamamış olabilirsin, anlayamayacak da olabilirsin. Ama emin ol ki yarın öleceğini bilsen beni bir nebze de olsa anlardın ve belki de daha erken ölmek isterdin, ben ise iyi hissetmekten değil, kendini geliştirmekten bahsederdim sana.