koca duvarların

yıkıldığı gibi

bedenim,

uzaktan gelen

acımasız taş parçalarının değdiği,

kanamış çocuk gibi.


denizlerde

ruhumun intihar ettiği,

parçalarının kalbimde yüzdüğü gibi.

gözyaşlarımdan beslenen,

örtü örten çaresizliklerime

acımasız gözlerime,

kalbimin acıdığı gibi.


kırmış gibi uzanan ellerimi,

olsaydı sandığı gibi,

kalbimi değil

ellerimi uzatırdım yıldızlarıma

zavallı kırgınlıklara

uzanmazdı sözlerim

gözlerimden damlamazdı

eziyetlerim.


şimdi anlar beni

kirpiklerimin ıslaklığı.

kurutmak için

değil zamana

bir çift siyahın

gözlerime uzanması

kuruttu acılarımı.

biliyorum

yine mevsiminde yağacak üzüntülerim

bir ama

şemsiyesini açacak

onun altında

yürüyebileceğim tanrıya