bir yaz akşamı geldim dünyanıza

taşıyacaktım ölene dek içimde kış soğuğunu

kimliğimde gecesini, karanlık bir düzenin

doğurmuştu beni alın teriyle yaşamanın onuru

büyüyordum okuyarak zweig ve brecht

dünyam gittikçe batıyordu gözüme

kaygılı uykularda ekmek sayıklıyordu benzerlerimiz

benzerlerimiz yaşıyorlardı büyük saraylarda


bir cennet bahçesi olabilirdi dünyamız

kuru ve tatsız bir tahterevalli şimdi

-ve ben de bunu dert edinen bir kimse-


yüreğim bir madencinin

kömürlü elleri kadar kara

o eller ki ekmek götüremiyor eve

üstelik o ellerdir yaratan zenginliği

o ellerdir kömürü elmas yapan


tanrınız da paranız da değildir efendiler

emektir benim tapındığım

emektir insanlığı sırtlanan


omuzlarımı ağrıttı hep dünyamızın derdi

ihmalkârdım bir sevgiliye karşı

şimdi o köprünün altından epey sular aktı

fakat ben bir özrü borç bilirim


özür dilerimin ömrümün devinimi

iyi bir insan,

kötü bir aşıktım

insanlar ölüyordu sana şiir yazamadım

seni daha eşit ve hür bir dünyada

daha güzel sevebilirdim

fakat hürriyet tekelindeydi patronların

ve senin beni yanına çağırdığın geceleri

ben yurdumun işçilerine ağlamaktaydım


bana rağmen dayandın bana uzun süre, 

üstelik benim safımda öyle durdun ki

az kalsın sevecektim yaşamayı

kıymetli bir sayfasısın şimdi hayat defterimin

gözlerindeki özlemi unuturum sanma 

beni, bir kavgayı sever gibi sevdin


şimdi sen yoksun, kavgamız duruyor

bir umudum var fakat

eziyorlar başını

ben ümitsiz değilim de burası orta doğu

yurdumuz kan kokarken

mümkün mü korumak umudu


yine de duruyoruz eşitliğin safında

birbirimizden ayrıldık, yolumuzdan değil

hâlâ ağlıyoruz düştüğümüz karanlığa

başkalarının kederlerini hâlâ taşıyoruz

bilirim sen de uyumazsın geceleri

bu dert bitip de çıkmadan aydınlığa

görmeden yani egemenliğini,

sanatın, köylünün, işçinin…

yaşanılası memleketimizde


ve hayalperest demeleri bundandır bize

çünkü biz, onların umarsız sisteminden değil

biz bütün insanların doymasından yanayız 

gerçeğiniz ölmesiyse insanların parasızlıktan

gerçeğiniz alüminyum fabrikasında hassan’ı

oto tamircide mesud’u

tepebaşı’nda salih’i

kumluca’da berivan’ı öldüren patronlarınızsa

sömürü ve alçaklıksa yani gerçeğiniz

görevimizdir, hayalperest öleceğiz.


biz gibilere özgürlük mavalları okunmaz

sizin hürriyetiniz de fabrikalarınız gibi satılıktır

halk düşmanı, rant alkışçısıdır hürriyetiniz


ve biz gerçek hürriyeti size,

belki yarın olmasa da uzak bir gelecekte

öğreteceğiz ellerinizi tutarak

göstereceğiz kardeşliği ve yoldaşlığı

zafer sabahı, size de yakışacak inanın

temiz, giyilesi elbisesi, insanca yaşamanın