Hep yenisini ararken, kendimizi geçmişte buluyoruz.

Her yeni,

geçmişimden parmak izleri taşır.


Geçmişin şimdiye uzanan duvarları artık kabuk bağlamış.

Rutubet sarmış gökyüzümü, düşüyor üzerime gri kireçler...

Geçmişin geçmişliği soğuk bir taş gibi oturmuş içime.

Göz gözü görmez olmuş, sisten ve kasvetten...


Ey dünya! Kime verdin benden esirgediğin merhametini? Kimlere kıyamayıp da sildin gözyaşlarını? Acıtmadı mı içini, sesini duyurmayıp hıçkırığını içinde boğanlar?

Kederleri dökülürken gözlerinden yaş diye elmacık kemiklerine.