Sana anlattıklarımı hatırla. Sana yaşattıklarımı hatırla, bir tane bile yokken sende. İçimden usul usul okurken saçlarının tellerine yaşamanın şiirini yüzüne karşı mırıldandığım o anlamsız cümleleri hatırla. Anneni sakın unutma ama anne denince az az da beni hatırla. Sen, sen ol, düşmanını bile unutma. Ama boğazını sıkan el senin için değerli biriyse; hayatında sana sevmekler biçilmiş dostunu, kanını değil, beni suçla.
Güzel bebeğim, seni dünya üstündeki her silahla vurdum. İleride doğrulursa alnına bir namlu; sen onu hiç tanımazmışsın, açtığı yarayı evvelden tatmamışsın gibi afallama. İnan donma diye cayır cayır yandım ben. Öldüysem korkma diye dirildim, düştüysem panikleme diye kalktım. Ama sevdiysem bil bir amaçsız, bil sadece seni. Eğer sevmiyorum der gibi yüzüne baktıysam tek bir gün, benim sen benden vazgeçtiğinde nasıl gülümsediğimi hatırla.
Kim yıkacak seni, kim bir duvara uzun uzun baktırıp alnını betonlara çaktıracak şimdi ben yokken? Eminim onlar hak ettiğin gibi öldüremez de seni. Ne olacak da sen acı içinde diz çökeceksin söyle. Ben sana sonu kötü biten filmleri binlerce kez izlettim, sen hangi sinemada göreceksin benim yaşattığımdan daha trajik bir sonu? Ben her bıçağı senin sırtında biledim, hangi sustalı canlı tutabilir artık korkunu?
Sen de benim için bir şey yap -yapma yani. Eğer bir gün olur da rastlaşırsak sakın yüzüme ilk kez kan görüyormuş gibi bakma. Ben senden bıkmam ama ne olur bir daha bana seni tekrar acıya alıştırmam gerekmiş gibi sızlanma. Ayağına taş da değecek, yoluna dağlar da inecek; sen ayak bileklerin kırıkken nasıl koştuğunu hatırla.