İnsanı alabora eden belki de unutulmak yüzüne karşı. Acımasızlığın sınırı olmalı ya da unutulmak tedavülden kaldırılmalı. Aynaya baktığımızda ilk gördüğümüz çirkinlik olmamalı. Sevda sadece kuşun kanadında kalmamalı. Bunları anlayabilirsin sen biliyorum, derin ruha sahipsin. Senin hiç kıyına rastlamadım. "Limana yanaşmak mı, aziz denizin orta yerinde susuz yaşamak mı?" deseler gökyüzüne dayanmış bir karga olmak derdim herhalde. Bilirsin sen, kargalar unutmaz. Unutulmayı hak edecek ne yaptın?
Saplantılı bir acıyla ağına düştüm. Sakladığın bir şey var biliyorum. Sadece benden de değil ayrıca, kendine bile anlatmadığın sırların var. Kaybolduysan ve hala eksikse bazı şeyler, bil ki ay zifiri için yaratıldı. Mağdur edebiyatı değil bu, sadece seviyorum dedim işte. Anlarsın sen, ruhun kirlenmemiş bir yalnızlığa ev sahipliği yapıyor. Aşktan anlarsın.
Masum değilim. Ben de günah işledim. Günahlarım çıngıraklı yılan misali boynuma dolanmadı daha. İzin vermedim. Sana izin verdim ama. Bunu hep hatırlayacaksın biliyorum. Çünkü unutmana izin vermeyeceğim. Seni bu ana kilitliyorum. Bencillik mi bu? Öyle. Aşk bencilliğin atası değil mi?