hiçbir kelimenin kokusu burnumda tüterken
mürekkepler kadar koyulaşan rengi hayatın
aşkı ve sevdayı anlatmaya yetmez kızıl dumanı
sarhoşlar mahallenin küfürlü asfaltına hayat üflüyor
salkım söğüt dalları sarkar alnımın satırlarından
ve bu dallar kadar eğerken benliğimi
şarkılar ve naralar önünde belirir saygıyla ölümüm
“tüterken hayatın dumanı
üflüyor satırlarından benliğimi ölümüm”
silah patladı az önce arka sokakta
vurulmadım
ben yaşamak üzere doğrulmuşum
nehir sularını akıtmak ve
tükürmek için sokaklara
üşür bu oturduğum ağacın altında yalnızlık
köpekler ürürken silah seslerine kendi dillerinde
ölmedim dün gece
hatta bu gece de
yaktığım her nefesimi ısıtması lâzım
üşüyen bir çift göze âşık ellerimin...
“yalnızlık dillerinde ‘gece’ de lâzım…”
fakat kötüdür benim yazım
sen yaz
bir türkünün nakaratında loş kafiyeleri duymakla lanetliyim
sesin yerine fırtına eser namluda soğuk
volta atar yüreğim daracık avluda
cananına gülümseyen ellerim ürkek
ilk adım atar gibi yavru ceylan
inceldiğini görüyorum bu gece yüreğimin
belki çocuklar kavrayamıyor manasını
bugün ölüyorum seni kollarıma sarıp kavrayamamakla
“lanetliyim soğuk avluda
ürkek ceylan yüreğimin
manasını kavrayamamakla”
bu kollarımın kavrayamadığı
son şey olsun
son güçsüz nefesim
ve son hayalim
Bedirhan Kurt
2021-01-02T04:01:33+03:00Eleştiriniz için teşekkür ederim Fındık Feramuz. İmge, gerçeklik ve ahenk arasındaki dengeyi arayışım sürüyor. Büyük ihtimalle hiçbir zaman bulamayacağım. Yine de sizin gibi eleştirenlerin olması gerçekten çok güzel.
Fındık Feramuz
2021-01-02T00:47:22+03:00Şiiriniz bana Hasan Aycın'ın hayalleri altında ezilen adam karikatürünü anımsattı. Çok ağır geldi bana da bu "Ürkek Hayal" Elinize emeğinize sağlık, imgeleriniz gerçekten kaliteli bence. Ancak yapıcı bir eleştiri olarak bu kadar çok soyutluk bazen bunaltıyor şiirde, mana kendi kendini sönümlüyor, intihar ediyor. Belki biraz daha hafif olabilir diye düşünüyorum :)