kemik torbalarına doldurdum özgürlüğümü
yatağın sıcak köşelerine sıkıştırdım
bir saç teline, örgüye bağladım da boğdum
yalnız oturdum, yattım
sessizce, kendimden korkarak nefes aldım
şu yaşlı adam kısıtlıyordu beni
benim kemiklerimin sertliğinden haberi yoktu
bana vurmaya kalkıştı kemiklerimin kanıyla
boğdum, ellerini bağladım, çözdüm
onun beni görmesini sağladım
seke seke çıkıyordum yollara o yokken
özgür bir kuşun kemiği nasıl olur bilir misiniz
kanı akmaz onun, bozulmaz
sonsuza kadar dirilmektir laneti
sonsuza kadar aynı notayı ezberler, çalar
karanlığın ucuna kadar girer, şimşek içer kana kana
yollar hayvansız, cesetsizdir onun için
tel örgülerle işi yoktur
ben kuş olmak istemedim zaten
tek istediğim sonsuza kadar uyumaktı
uyurken saçlarımın her telinin örülmesini istedim
tek istediğim siyah toprağa acıkmaktı, ölüme doymaktı
uyumak bir bebekken bile mümkün değilmiş
özgür kuşlar kanatlarının altında uyur
çünkü oralarda kemik yoktur
kemiğin sonsuz kanı vücutlarını lekelemez
parmakları asilce tutunur tellere
onlar uyumayı ve ölmeyi herkesten iyi bilir