Bir göz süzüşü var rüyaların bana,

Uzun otlar arasından parlayan ışıklar,

Ve havlayan köpeklerin sivri dişleri.

Beni mavi bir uyku çağırıyor gökler ardından.

Tüm günebakanlar yerimi alıyor.

İlikleniyorum uyuşuk bulantıların ruhuna.

Titreyerek uyanıyorum.

Kaygan bir yaradan uzanıyor eller,

Yaralanmanın gücüne inanıyorum.

Islak sancıların derilerinden akıyorum toprağa.

Tavan bulanıklaşıyor.

Nesef al.

Hırıldıyor midem.

Nefes ver.

Dizlerim titriyor.

Dizlerim.

Ölüm kutsanıyor.

Ellerim.

Bir gözüm kayıyor yanağımdan.

Sıçrıyorum.

Mimi sırtımdan inmeye yelteniyor.

Sıcak bir yuvanın dışında kalmak gibi,

Kupkuru parmakların tenine batması gibi,

Uyanıyorum.

Sanrıların ardında kükreyen gölgem.

Beni affetsin boğazımda birikenler.

Yırtılarak devriliyorum yastığa.

Piç bir hışırtının ardında dikiyorum kendimi.

Uyanıyorum kan revan uykudan.

Uyanıyorum bir tekerlek üzerinde.

Kör parmaklara vahşi kalemler tutturuyorum.

Beni silmek istiyor belki de bu yara.

Beni dünyanın bir penceresine yama yapmak istiyor.

Bir fesleğen tarlasındayım şimdi.

Burnum uyuşuyor.

Ben uyanıyorum.

Kurtçuklar fışkırıyor vücüdumdan.

Ölümün ıslak fısıltısını hissediyorum.

Korkum ölmek olmadı hiçbir zaman.

Süpürdükçe gözlerini ardında kanlı kazıklar.

Ve binlerce ölüm gözlerinde.

Gecenin gri bulanıklığında hışır hışır bir veda.

Tüm vedalar seninle icat oldu.

Baharın gövdesi yapışıyor gövdeme.

Melankolik bir anının altıncı parmağıyım ben.

Uyanıyorum.

Şimdi ben, daha çok yanarak, yakarak uzun bir bakışın arkasını görüyorum.

Saklansam ve uyusam tekrar.

Dokunmaya yelteniyorum sana rüyalarda.

Başın uçuveriyor ayak dibime.

Ben kime dokunsam beş yerinden kanamaya başlıyor.

Şimdi yeniden,

Uyuyorum.