Yalnızlığa alıştığınız zamanlarda birileri gelir ve size kendini alışkanlık ettirir. Kalbinize girmese bile sırf girmesini istediğiniz için hak etmediği bir değere sahip olur. Hiç hak etmez ve buna karşılık elinizden bir şey de gelmez. O değeri verirsiniz ve sonraki günlerde, o güne kadar başardığınız her şey, sağladığınız yalnızlıktaki mutluluk vesaire her şey kaybolur ve gider. Yalnız mutlu olmayı başarmış ve buna alışmışken, birinin gelip bunu mahvetmesine izin veririz. Bunu engelleyebiliriz ama birçoğumuz aslında en kötü alışkanlığa sahibiz. Ne alkol ne uyuşturucu ne de başka bir şey. İnsana bağımlı yaşıyoruz. Birinin sevgisine, ilgisine ya da verdiği sahte değerlere bağımlıyız. Her seferinde ''Belki bu doğru insandır.'' diyoruz ve aslında o kişi doğru insan olmuyor. Ama insan bağımlısıyız, bu bizi kör kuyulara daldırıyor. İki ucu da çıkmaz bir yol aslında. Ne zaman böyle bir olay yaşansa hep hataları kabul etmeyip çıkmaz sokaklardan çıkmaya çalışıyoruz. Tek çözümün geri dönüp yolumuzu değiştirmek olduğunu bildiğimiz halde, ya olmayacak ilişkileri zorluyoruz ya da kendimizi hırpalayıp hatalar arıyoruz. Tek yapmamız gereken tereddüt etmeden geri adımlarla yolun başına gelip diğer yolu kendimize yaratmak.