sen gidiyorsun "bir şey" kalıyor geride

ben ona, o bana "bir şey" anlatıyor

mevsimlere "bir şey" oluyor

geceler "bir şey" fısıldıyor

çok üzüyor velhasıl bazı şarkılar

bana "bir şey" dokunuyor


sen gidiyorsun "bir şey" de gidiyor senle

ömrüm eyvah diyor

ben "bir şey" yapıyorum

sen gibi olmuyor

devriliyor sanki zaman

ürküyor çatıda kuşlar

günebakan penceresinde

yaz hiç gelmiyor

sen hiç gelmiyorsun...


/


hiç korsanı basılmayacak

-tutmamış bir kitap- sanki bu hayat

tutulacak yeri kalmamış

"kal" diyen kalmamış...


/


beni sen

kederinle buluştuğun bir akşamüstünde

radyodaki hüzzam şarkıların

iç çekişlerinden tanıyorsun.