Hastanenin önünde bekliyorum. Hayallerimde artık ikonik hale gelmiş o yerin kapısının önünde. Sağ yukarıdan gelecekler biliyorum ama o nasıl bir bekleyiş? Midemde sancı var, kalbimin gümbürtüsü tüm anın sesini bastırıyor. Saate bakıp bakıp duruyorum, iki sigara bitirdim beklerken. Yolun yukarısında göründüler. Gözüm annemi görmedi bile. O, gergin bir yüz ifadesiyle, elleri hırkasının cebinde bana doğru geliyor. Hızlı adımlarla yürüdüm çok istediğim bir şeye uzanmak istermiş gibi. Boynuna sarılmamla hıçkırarak ağlamam arasında saniyeler var. Çok korktum, onun tarafından itilirim diye. Öyle olmadı. Gözyaşlarıma, hüznüme ortak oldu. Bir süre kollarını sıkıca dolayıp o anı yaşamama izin verdi. Anladım, geç değildi onunla yeniden bağ kurmak için. Yüzüne baktım. Bir gülümsedi ki zihnimde daima bu an yaşayacak.

   Yakındaki parkta oturduk beraber. Çekingendi. Annemin varlığını kısa bir süre unuttum Yasir’i izlemekten. Boyu benden uzundu. Saçları dalgalı ve sarılarını yitirmekte olan kumraldı. Gülüşü müthiş masumdu hala. Sağ yanağındaki gamzesini yakaladım. Unutmuştum. Onca zaman fotoğraflarıyla kendimi avuttuğum kardeşimin gamzesini unutmuştum. Ara ara o mahzun gülüşünü görmek benim de içimi ısıttı. Büyümüş, bana karşı nefretle dolmuş, hırslı bakan gözlerle karşılaşmaktan öylesine kaygılandım ki dört senemi onu görmeden geçirebildim. Nasıl bunca zamanımı hayatımda onun varlığını hissetmeden devirdiğime şimdi aklım almıyor. Nasıl da hissizleşmişim ve zihnimin içindeki dünyaya inanmışım. Onu görmek uğruna çabalamadığım için kendimi suçlamıyorum. Ancak yaşadıklarım dolayısıyla zehirlenmiş bilincime ve bu bilinçle yaşadığım, bunun benim gerçeğim olduğunu düşündüğüm onca zamana hüzünle bakıyorum. Onun üzerindeki etkimi yeterince kavrayamamış olacağım ki onu görene kadar uykuda olduğumu anlamadım. Çok yalnız kalmış benim canımdan öte kardeşim. Çünkü gözleri çok derin. Kendisi ne kadar sessiz olsa da gözleriyle konuştu o gün. Ten rengiyle ahenk içinde, üzüm yeşili gözleri var. Hala çocukça bakıyor. Kirlenmemiş, sanki özenle korunmuş. İşte o gözler bana kendimi bir kez daha hatırlattı. O gözlere bakmadığım bunca zaman sevgiyi nasıl da yaşamımdan mahrum bıraktığımı anladım. Elbette pek çok canlıyı sevdim ve onlar tarafından sevildim. Ama karşılıksız sevgiyi hiçbir gözde böylesine derin görmedim. Onu görmeye gelmediğim için bana kızmamış, suçlamamış, beni silip atmamış ruhundan. Sadece üzülmüş. Ben o gün kardeşimin gözlerinden ayaz gibi geçmiş dört seneyi, iliklerimde hissedercesine okudum. İçim ezildi onu izlerken. Kendimi bu çocuğun 12’den 16 yaşına dek bütün anlarını kaçırdım diye hayıflanıp durmaktan alıkoyamadım. 

   Anneme bir fotoğrafımızı çektirdim. Kollarımın arasına alıp sarmaladığım o çocuk beni aldı sol kolunun altına. Sarıldı fotoğraf için. Beni çok özlediğini söyledi. Uzun uzun neden onu görmeye gelemediğimi açıkladım. Daha ziyade bunun için çok üzgün olduğumu. Beni anladı, gözleri doldu. Bir ara kendimi göstererek güzel olup olmadığımı sordum. Zihninde kalan ablasının son fotoğrafı şimdi olandan çok farklıydı. “Sen hep güzeldin.” dedi. Gözlerim her an yağacak hava gibi ve sisli, gülümsedim. 

   Tüm bunlar iki gündür benimle yaşayan anılar. Hala gerçek olduğuna inanamadığım ancak uzun zamandır düşlediğim bir karşılaşmaydı. O gün mutluluğumu herkesle paylaştım. Gördüğüm herkese haykırdım bugün kardeşimi gördüm diye. Birilerine sadece bana bakan gözlerini anlattım. Kendime bundan daha iyi bir hediye düşünemezdim 27 yaşıma girmeme ramak kala. Fotoğrafçıda buldum kendimi onlardan ayrılınca. Üç kopya bastırdım fotoğrafımızı. Birine çerçeve alıp çalışma masamın üzerine koydum. İki gündür odama her girdiğimde yerinde duruyor mu diye önce ona bakıyorum. Biri cüzdanımın içinde. Diğeri de sevdiğim bir defterimin arasında. Arkasında “Sen hep güzeldin.” ve o günün tarihi yazıyor. Eve gelince şükrettim bir süre daha fotoğrafa bakarak. Varlığından güç aldım onun. Köklerimi hatırladım yeniden. Yaşamımın içinde sevgiden beslendiğimi nasıl da unutmuşum. Nasıl da hislerim solmuş. Dönüp içime bakmadığım yerden saf sevgi tüm vücuduma aktı. Bahar şimdi geldi özüme. Üzüm yeşili gözlerinde baharın her tonu var. Ve hoşgeldin 27. Hıdırellezle iç içe geçmiş doğum günümde ne dileyeceğimi biliyorum şimdi.