Mümkün olmayan şeylerin hayaline

Haksız sevincine kapıldım

Ellerim kemiklerine kadar boşken

Gözlerim kovuğunda körken

Ben bunca uzaktan nasıl sevdim seni

Şaşırmanın gününü yaşıyorum

Ve artık yüzümü güneşe dönmüyorum

Senin sıcağını aratan kahveler içmiyorum

Salonun kenarında soğuktan titriyorum

Kitlendi gözlerim o koltuğa

Ayrılamıyorum 

Yokluğunu bu bedene anlatamıyorum

Bu kalemler bu odalarca uzayan

Bir türlü bitmeyen defterler

Seni bana anlatan ellerim

Sensizliği sıkı sıkı sıkı giyinmiş de

Büyük gelmiş parçalarım

Anlamıyor

İnsanlar da anlamıyor

Onların senden ve senden değil olarak ayrıldıklarını

Anlamıyor

Bir akın bir sel kopuyor gözlerinden

Bense başımı pencereye yaslıyorum

Hüngür hüngür sustuğum köşemdeyim

Islıklarımla sana sesleniyorum

Ensemde kuşkular bitiyor kalem kulağıma saklanıyor

Korkularımı rüzgâra tükürüyorum

Uzaklaşmayı bi' sende gördüm

Unutmayı öğrenemiyorum

Eğer unutmak kalbimin sensiz oluşuysa 

Bil

Unutmak bu değil

Sinmiş kazınmışsın tenime

Unutmak bu değil

Unutmak gözlerime bakma ihtimalini unutmak

Toprağın altında gözlerine

Baktığımı unutmak...


Bir dimağ süzülüyor

Böyle yüz yüze donuk anlarda

Bi' sokak köpeği seni soruyor

Ben yıllarca sana bunu anlatmaya çalıştım


Duvarı eşeliyorum, ve akşam önüne koltuğu çekeceğim

Liseli pantolonuma son çare beyaz yama yaptığım gün gibi

Az kenardan baksan ardı görünüyor

Ben yıllarca sana bunu anlatmaya çalıştım


Duvarlar soğuk oluyor hani yatağımın yanındaki bile

Elimi uzatıp buzlara daldığım duvar gibi 

Uğraşsız bi' acısın sen

Küllük oldun bittin

Ben yıllarca sana bunu anlatmaya çalıştım


Aklıma geldiğinde paltomu ilikliyorum

Ben yıllarca sana bunu anlatmaya çalıştım


Hadi altı gün geçsin iddialaşalım

Kettle tuşunun başında bekleyen dört yaşında sen ve ben

Hayli derin yaralar almış olsan da sakalımı kestim ben

Çocuk olarak sırıtmam belki


Duvardaki tabloyu düşüren kazansın

Ödülümüz kuru şeker bak, küsüşmece yok


Ben yıllarca sana

Bundan pek de farkımız olmadığını anlattım, anlamadın


Senden sonra tüm tabloları topladım

Sokaktan çevirdiğim çocuklarla tekmelemece oynadık

Onlar oyunun adını bile sormadı


Yerde on iki saatler yediye sekize bölündü

Tek emeği harcanan ben olmadım

Adil oldu


Ben yıllarca sana tekerlemeler okudum da

Sen anlamı yok sandın


Dilimden savurdum ellerimle toparladım

Bu gözlerle anlattım sana

Gecelerin bir olduğunu sabahın çift yumurta olduğunu

Yalnız geçmesin kahvaltıları

Ben yıllarca sana bunları anlattım

Sen anlamadın

O uzun kaydırağın ortasında hevesin bitti senin

Yaşım otuz dörttü 

Anlamadım.