Düşünmek can alıcı bir faaliyet; sorgulamak ve çözmek... İnsanı iradeli, erdemli yapan her şey düşünmek. Bir yola çıkmak, yolu izlemek gibi bu düşünmek. Yorucu fakat faydalı bir eylem vesselam.


Sonsuzluğa giden dünya treninin vagonlarında inecek bir durak, dönecek bir taraf arama çabasındayız. Bazen birbirimizin vagonuna konuk olsak da herkes kendi vagonundan sorumlu. Geleceğe yön veremiyorsak içinde bulunduğumuz vagonlara -pardon hayatlarımıza- anlam katmak istiyoruz. İki yanı koltuklu bir vagon camından ne büyük beklentilerimiz var, değil mi? Hepimiz bir gün o koltuktan kalkacağımız halde en güzel vagon bizimkisi olsun diye uğraşıyoruz.


Şems-i Tebrîzî'nin sözüne yöneliyorum: "Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün." Vagondan kimin ne zaman ineceğini, kiralık nefeslerimizin iadesine ne kadar kaldığını kimse bilmiyor. Önemli olan da bu değil, önemli olan yolu düşünmek, yolu güzelleştirebilmek. Dikenleri, engebeleri atlayabilmek, yola çiçekler, ağaçlar dikebilmek ve kurtla, kuşla şarkı söyleyebilmek. İki yanı koltuklu pencereye şükredebilmek. Felsefeyi hayata geçirebilmek, aynı soruları sorup farklı cevaplar bulabilmek...


Trenin düdüğü çalıyor, herkes vagonlarına! Yola devam ediyoruz. Bu yazı da sizin yolunuzu güzelleştirecek fidanlardan biri olsun. Güzel düşünelim, güzel olsun.